21 Ağustos 2011 Pazar

Kurşun Asker #5. Baskı

Sevemedim ben bu şehri, sevemiyecem, sevmicemde. Anlamadığım bi duygu kaplıyor içimi şu çarşıya çıkınca, içeri girincede aynı şeyler hep. Sanki ne bileyim hep oraya aitmişim gibi, o garajın ordan köşeyi dönüyorumya o işte tarifsiz an. Sen neredesin be Memo.
Farklı insanlar, insanlar farklı, herkezin farklı bir hikayesi var tabi haliyle. 91 doğumlusundan tutun, 35 40 yaşında olanlara kadar, yeni evlenip gelenler, 1 hafta önce baba olanlar, izne gidip kız kaçıranlar boşananlar, evliler, nişanlılar, sözlüler, boşboş takılanlar, benim gibi herkezle taşşak geçenler ve dışarıda bırakıp geldiğim aslında değersiz insanlar. Kaçmak için geldiğim askerlik dün itibarıyla bşladı desem yeri var bana. Ne bileyim susmayı tercih ediyorum bu sefer konuşmak birşeyler söylemek, laf sokmak yerine. Anlamayana davulu soksan az derler ya aynen öyle. Bari burda rahat bırakın. Anlamadınızmı gücüm olsa hala kalırdım oralarda, gelmezdim bilmediğim yerlere. Kendime diyordum hep, geri döndüğümde hiç bir şey bıraktığım gibi kalmaycak diye. Şimdiden taşlar oynamaya fazlasıyla başladı. Senelerdir yerinden oynamaya çalışıpta hiç oynamayan o taşlar bile. Oynasınlar canları sağolsun. Bitiripte gelince ben birşey kazanıpta gelmeyeceğim. Evden çıkarken o durdurduğum kol saatini koluma takıp tekrar çalıştırıcam. O arada duran zaman aslında hiç geçmemiş olacak saatin kaldığı yerden çalışması gerekiyor. Yaptığım hiç bir şeyden pişman olmadığımı bir daha olsa bir daha bir daha yapacağımı kimbilir kaç sefer karaladım buraya.
İzmirli birisi tezkere alıp gidince İzmirlere, içim gerçekten acıyor. Taa seneye mayıs be kardeşim. Sadece dile kolay, dökülen sözcüğe bile kolay değil hani.
Aptal aptal işler hala yapılmaya devam ediyor içerde. Ah o depo yokmu ah, gençliğimin gerçekten katili her anlamda.
Bu içerisi öyle bir yerki, ne kadar uzakta olursan ol dışarışını daha iyi görüp anlıyorsun, kimin ne mal olduğu feci derecede çok belli, iyi anlamdada kötü anlamdada. O depo nöbeti yokmu o ağaç yokmu, o yağmurda altına kaçsamda sırılsıklam olduğum, beni azda olsa koruyan ağaç herşeyi dinledi bir tek ona anlattım. Giderkende bi o bilecek herşeyi vede o şahit olan duvar. Çıkarken o duvar orada duruyor olacak hala ve orada o duvarın üstünde bırakıp gideceğim herşeyi. Daha fazla söz sarfetmek boşa. Neyin ne olduğunu ben artık okadar gayet iyi biliyorumki, özellikle birlikte nice senelere artık.
250'leri patlatsak iyi olacak gibide, biz patlıyoruz burada.
Askerdeyken asker adama yapılmaması gerekilen şeyler bilen çok iyi anlar, yapmayın, sormayın, daha ne diyeyimki yani.
Bilmiyorumda; bu hayatı orta yerinden sikelim be baba.

Tarihten Bir Sayfa

Blog Widget by LinkWithin