29 Temmuz 2010 Perşembe

Ali Sami Yen

"Amacımız ingilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak. Türk olmayan takımları yenmek. "

Temmuz

Yaz mevisimi candır , candan yakındır .
Çalışırsın seyahate gidersin .
Öğrencisindir okullar tatildir .
Çocuksundur mahalle maçı olur ,
Kadınsındır kendini gösterirsin ...
Evlenirsin balayına gidersin
Bekarsındır alayına gidersin yazın .
Çocuğun erkek olur sünnet olur
Kızın nişanlanır mutlu olur yazın ...
Sıcaktır , denizdir , tişörttür yazın .
Yazın ferahlamaktır ,
Kışın kasvetini üzerinden atmaktır yazın .
Bir sahil kasabasında sabah kahvaltısıdır .
Mangalın yanındaki rakıdır yazın ...
Herkes çiçekli elbiselidir
Şortu olanların herşeyi yazın
Boğazlı kazağın esamesi okunmaz
Boğazda çay içmenin önsözü yazın ...
Caddede tabureyi dışarı atarsın sigaranı yakarsın .
Yasakları yasaklarsın , soğuk bira gibidir yazın ...
Gece nöbetinde üşütmez yazın
Sabah kalktın mı heryer aydınlık yazın ...
Şampiyon olursun sevinirsin yazın .
Şampiyon olamazsın umutlarını taşırsın yazın .
Transferi beklersin , bir ümit gelecek mi dersin .
Dünya Kupası , Avrupa Şampiyonasıdır yazın .
Kamp notlarındaki yıldızlardır yazın ,
Bu sene şunun senesi olacaktır yazın .
Yeni teknik direktör , yeni futbolcular
Yeniye dair ne varsa heyecandır yazın .

Herşeyiyle yazın güzeldir , iyidir , hoştur da ...
Temmuz senin gelmişini geçmişini s.kiyim ...


*ters manyel blog

Yeni Bursaspor

Anadolu'dan şampiyon, diye haftalarca inledi ortalık. Acaba şampiyon çıkacakmıydı, 5. büyüğümüz olcakmıydı. Fenerbahçe sağolsun tarihinde yaptığı 2. aptallık sonucunda Bursa'nın önünü çok güzel açmıştı. Bursaspor şampiyon olmuştu ama, o akşam ve haftası şampiyonluk kadar, Fenerbahçe'li taraftarların yaptıkları konuşulmuştu. Ertesi gün ise bazı spor gazeteleri, ki artık bunlara bazı demek istiyorum çünkü birbirlerinden hiçbir farkları kalmadığını görüyorum artık. Bazı spor gazeteleri Şampiyon'un haberini normal bir şekilde gazetenin alt tarafına iliştirirken, manşetten Fenerbahçe'yi verir dururdu. Yani bu olayla anladıkki, Bursa ülkeye şampiyon olmamış, kendi kentine ve taraftarlarına şampiyon olmuş. Gazetelerde bile o ilk ay tam sayfa ayrılan takım şimdi sıradan takın statüsüne geri döndü, dün gördüm cidden üzüldüm. Dün akşamda formalarını tanıttılar. İstanbullular'ın yeni forma tanıtımları aylar öncesinden car car bağırılırken, Bursaspor'un tanıtımı ise habersizde olmaz bu işler ama kimse bilmeden, kimseye haber vermeden yapılmış bişi gibi oldu. Bursaspor'un sitesine rastgele girmesem, haberim yok. Diyeceğim şu ki, seninde modan geçti Bursaspor, biz istemedik, başkaları öyle istedi. Forma konusuna ise anca gelebilirsek, sanırsam 6 tane forma var. Yeşil, beyaz, Celtic, Ajax, Turuncu ve çubuklu. Gözlerim bozulmadıyla gerçekten 6 forma. Ohannes diyorum.

*dünden beridir devam eden son hızla edit : teksas.org forumlarında formaları beğenen çok nadir haklılarda yakışmamış yani, sokakta satılanlardan farkı puma logosu.

Şimdiiii

Olayımız gerizekalı bir olay olduğu için resmide aynı o şekilde seçmeyi uygun buldum özür dilerim. Malumunuz konumuz 29. Çok olmuştu buraya uğramayalı. Uzun zamandır tarifeli uçağa binip gitti sanar olmuştum içimde meğersem gitmemiş gider gibi yapmış sanırsam. Kendime acayip derecede sinirliyim, yada hislerin çalkışması olayı var gibi içimde. Çoktandır iplemediğim konu, rahatım dediğim konu, meğersem fazla konuşmamaktan kaynaklanıyormuş. Klavye başına bir geçtik, bir denk geldik yani buzlar çözüldü sanki. Neleri atlatmadımki ben, bunuda elbet bir gün ama çabuk olursa iyi olacak artık. Şimdi işin asıl tav edici kısmına gelirsek, arkadaşlığımızı kurtaramazmıyız sorusuna ithafen, biz neyizki neyi kurtaralım cevabı. Hayır yalanda değil, arkadaşız biz, daha fazlası olamadık olamayızda. Bunu sen istemiştin mecburen bu yani. Ve bu kelimeye ithafen dökülenler aynen şöyle yolun karşı tarafında. Aynen şöyle;
Facebook'taki not,
--- Adam sordu: En sevdiğim olur musun?
Kadın dedi ki: olmaz sadece dostumsun...
Adam, soruya soruyla karşılık verdi: Peki, ya ben senin
hayatımın en güzel en anlamlı en çok yakışan insanı olmanı hiç bir şeyi
istemediğim kadar çok istediğimi söylersem, Ya senin o olduğunu ta
yüreğimde hissediyor ve adının adımla anılmasını hiçbir şeye değişmem
dersem yine dostluğumu mu seçersin?
Kadın ise sadece sustu ve ağladı...
Adama da gitmek kaldı...
Msn iletileri,
--- düştüğüm hallere bak...yuh bana!!!
--- düştüğüm hallere bak...inanamıyorum!!!
--- gücüme gidiyor kurduğun cümleler,düştüğüm hallere inanamıyorum!!!

Haa bu yazılanlar bana veyahut bir başkasına, ki açıkcası gram sikimde değil belirtmek gerekirse. Bunları okursun yada okumazsın bilemiyorum artık. Ayrıcana buluşup konuşmak, dostluğumuzun kurtulması falan ne bileyim abes geliyor bana, gerçekten biz neyizki biz neyi kurtaralım. Yada daha abes olmak gerekirse sen bana yar olmadın, dost nasıl olacaksın.
Kusura bakma 29 çok sığ beyinliyim, gerçekten aşırı derecede hemde, ama bu sana göre öyle, inan bana. Ben her zaman senin iyiliğini istedim, söyledim ve sen beni bir kez olsun sikleyip dinlemedin yada dediğin gibi bana aksedemedin bunları. Çok kez dayak yemekten beter ettin, yolun açık olsun deyip yol verdin, dost gibi hiçbir şeyi kopartıp gidemedim. Belki bunu içimdeki aşk yaptı ama,( ister inan, inanma umrumda değil ) ben senden daha dosttum güzel yüzlüm.

Yeller Esiyor

Bayrak adamlık gerçekten zor zanaat. Gün gelir siktirgit der gibi yapıp yollarlar. Birisi Schalke'de imzasına gelen 2bin kişiyle diğeri Dolmabahçe'de imzasına gelen 15bin kişiye 3'lü çektirmekte. Hayırlısı neyse o olsun derler ya, aynen o olsun işte.

Yeni Forma Zırıltıları

Parçalı, Arslan ve Mercan yada nam-ı değer 2289. Formaların nasıl olacağını biliyorduk az çok, hep girip zevkle okuduğumuz bloglar sağolsun. Parçalıyla başlayalım yazıya, aslında başlanılcak birşeyde yok, geçen yılki parçalı aynen devam yani. Çoğu yerde yazdığı gibi hemfikir olduğum konu var şu parçalı hakkında. Galatasaray forma tarihindeki en kötü parçalı. Bana göre şahsen en güzel parçalı eveli sezon giyilen parçalı. Hani kavgalı derbinin sezonu diyeyimde ayıksın millet. O parçalıdan daha güzel bir parçalı çıkmadığı takdirme forma almam, ki birde 92 lira yeni formalar, parçalı hariç. Lütfen indirim, her sezon bindirim yapmayın, lütfen. Ligin 2. yarısında TT Arena'ya geçince, Ali Sami Yen stadı anısına çubuklu forma giyilecek, yani ocak gibi yeni forma çıkacak. Yazı başında dediğim gibi işte bloglardan öğrendiklerimiz bunlar. ASY'nin ilk açıldığı zaman Galatasaray'ın giydiği o sezonki çubuklu formaya ithafen yani. Şöylede bir saçmalık söz konusu aslında. Madem ASY anı forması, neden TT Arena'ya geçince? Barcelona Camp Nou'nun 50. yılı için eveli sene anı formasını giydi, Arsenal Highbury'de son sezonunda o stadda giyilen ilk Arsenal formasının modernize halini giydi, yani formalar o stadlarda giyildi. Niçin bizimkisi ASY değilde TT Arena'da yani. Kabul edin gerçekten bir iş yapmak istiyorsunuz ama bi bokta düzgün beceremiyorsunuz, gerçekten böyle yani. Birde işin şu kısmı var. Kimi insanlar ne gördüklerini aslında göremezler. Çoğu kişi böyle, bu durumda yani. Parçalı formadan bahsediyorum hala. Kimisi hala üstüne basıla basıla söylenmesine rağmen;
- aa parçalı formaya bak geçen yılki gibi yapılmış ne gerek vardı aynı tip yapılmasına,
- üzerinde ince detaylar var,
- yeni parçalı çok güzel olmuş,
vede aslında en güzel tarafıda gerizekalı Fotomaç gazetesinde bulunmaktadı bugün. Parçalıyı yeni çıkarılmış gibi lanse etmişler. Küfür yazacaktım ama vazgeçtim.

Arslan formaya geçelim. Aslan değil Arslan, dikkatinizi çekeyim hemen, uzatmadan resmi sitenin açıklamasını copy + paste sayesinde aktarayım;

" Galatasaray Spor Kulübü yıllardır Türk Sporuna önemli katkılar yapmakta ve her spor branşında “ ARSLAN” lakabıyla adını en iyi şekilde temsil etmektedir. Bu formamızı ARSLAN FORMA olarak adlandırmamızın sebebi 1916 yılından 1936 yılına kadar 20 yıl aralıksız ve 268 kez Galatasaray için sahalarda yer alan ve 10 yıl boyunca kaptanlık bandını taşıyan Arslan Nihat olarak anılan Nihat Bekdik tarafından bize kazandırılan simgedir.

12 yaşında, Galatasaray Lisesi öğrencisiyken genç takımda forma giymeye başlayan Nihat Bekdik futbolla sınırlı kalmadı; atletizm, yüzme, binicilik ve kürek sporu da yaptı. Üç adım ve yüksek atlamada Türkiye rekorlarının da sahibi olan Bekdik, yüzmede rekorlar kırmış, binicilik alanında da kendisini göstermiş bir sporcuydu. Atlantik Okyanusu’nu aşan ilk Türk yelkenlisinde yine O vardı. "Arslan" isimli yelkenlisi ile yelken yarışlarındayken, Boğaz’ı yüzerek geçme yarışlarında da şampiyonların arasındaydı.

Bekdik’e Arslan unvanı, mücadeleci futbolculuğundan dolayı seyirciler tarafından verildi. Arslan Nihat 'ın öğrettiği Galatasaraylılık ruhu, Baba Gündüz’ den Turgay Şeren’e ve Metin Oktay’a kadar devam edip günümüze kadar ulaştı.

Rivayete göre kaptan olarak sarı kırmızı takımda oynadığı yıllarda eşofmanının yakasına taktığı arslanlı bir rozet, zamanla ARSLAN kişiliği ile bütünleşti ve onun ardından tüm futbolcular yakalarına aynı rozeti takmaya başladı, Galatasaray’ımızın ARSLANLAR diye anılmasına vesile oldu. “Arslan Forma”mızla, sporcu, mücadeleci ve örnek kaptanımızı minnetle anıyor, gücümüzü simgeleyen bu formamızı Arslan Nihat’a ithaf ediyoruz. "

Yani neymiş, buymuş, anlamış olduk bunu buradan. İnce özelliği geçtisek görünen detaya dalalım. Aslında daha formaları dünya gözüyle görmeden ellemeden bunları yazmak aslında içime sinmiyor ama yazmamakta sinmiyor. Elleşip koklaşıncada yazıcam zaten buralara. Formanın arkasından başlamak istiyorum. Yeni fontlarımız hayırlı uğurlu olsun ilk önce. Forma arkasında numaraların yeri ilk bakışta Galatlar logosunu andırmakta. Değil ama o gibi sanki, madem yaptınız böyle bir güzellik üst kısmı neden düz tutmuşsunuzda neden ortasının ucunu siriltip Galatlar logosunun aynısını yapmamışsınız ey aklı selim, kafası çok çalışıpta o dizayn ekibinin başına geçmiş insanlar, ama gerçekten aklınızı mantığınızı sikeyim, please ;)
100. yılımızda umbro salağı vardı başımızda. Ozamanlar şimdiki gibi ultrasüpersonik sade güzel formalar yapmıyorlardı. Herkez büyük merakla 100. yılımızdaki formaları bekliyordu. Puma'nın Beşiktaş için yaptığı 2 harika 100. yıl formasından sonra neden bizimkide öyle güzel olmasın diye düşünüp dururken, umbro önümüze çubuklu forma çıkarmadımı. Ulan bu takım sarı kırmızı parçalı değilmiydi ezelden beri, ne alaka 100. yılda çubuklu. Aslında bu kadar yüklenmemekte yarar var. Bu kulübün forma kültürü hiç olmadı olmayacakta. Siz Fenerbahçe'nin Kadıköy'ü bırak deplasman maçlarında bile mümkün mertebe çubuklusundan vazgeçtiğini gördünmü? tabikide hayır, sanırım demek istediğimi okuyan arsa ki allah razı olsun o sensen eğer anlamışsındır. Yani konuya gelmek zorunda olduğumu hissetmek gerekirse 100. yıldaki o çubuklu umbro rezaletinden sonra ( ah be rahmetli Özhan başkan kusura bakma ama en kötü şeyler neden sende oldu ) adidas ile anlaşıldı ve devre arasında 100. yıl parçalısı çıktı. Asıl kuruluş renklerimizle bezeliydi o güzelim forma. Formanın ortasında logomuzdaki G ve S harfleri içinde ligde oynadığı yıllar yazılıydı, siyah renkliler normal sezonlarımız, kırmızyla yazılı olan tarihler ise şampiyon olduğumuz seneleri anlatmaktaydı ve asıl en güzeli G ve S harflerinin içinde Galatasaray'ın ilk kadrosunun resmi vardı. Ve bu güzelim formanın bu süper detayları üzerinde amına koydumunun avea'sının nal gibi reklamı duruyodu. Resim olduğu bile karamboleydi yani. İşte Arslan forma ile bu konunun 2 saatlik yazı sonucu bağlaması güzelim aslan motifinin aynı duygularla amına koydumunun Türk Telekom reklamıyla heba olması. Formaya dikkatlice bakın, uzun zaman sonra taraftarların çok sediği bir formanın nasıl ve ne halde sikildiğini göreceksiniz. Bunu yapan insanlar nasıl dizayn eder gram anlamıyorum artık. Formada güzelim aslana Türk Telekom tecavüzü var ya. Ama her halükarda tecavüzdende zevk almak zorunda olduğumuzu unutmayalım, en güzel formamız budur, ekmek yoksa pasta yiyin beyler.


Veeeee Mercan formamız. Pembeydi, somondu derken meğersem mercanmış formamızın adı. Hatta işi biraz daha ileri götürüp geçen yılki mor formaya giydirilen 2288 kılıfından yola çıkılarak bunada 2289 kılıfı giydirilmeye çalışılmakta, ki yemezler artık hemde bokunu çıkartmayın yani. Mercanmış, somonmuş falan pembe işte aq ne yani körmü bu insanlar. Geçen yıl mor forma ile başlayan garip renkli 3. forma anlayışı bu sene pembeyle devam etti ama seneye giyilecek yumuşak renk kalmadı sanırsam. Neyse ciddileşmek gerekirse hep dediğim gibi satış için çıkarıldı zaten bu formalar ama bu yazıda paso yazdığım gibi bu kulüpte bu işleri bu renkleri belirleyen kişinin gerçekten ta aq. Şu formaya baktıkça sinirleniyorum ya koskoca Galatasaray'ı her sezon siz taşşak geçirtmek zorundamısınız ki. Haldun Üstünel'in bile başkan olmamasına rağmen transferler sonucu başkandan önde olduğu için istifa ettirtiğinizi herkez biliyor ve bu böyle morla pembeyle devam edecekse tarihteki en rezil yönetim siz olacaksınız. Yarın Avrupa Ligi bilmem kaçıncı playoff turunda OFK Belgrad ile Ali Sami Yen'de maçımız var. Bu maça tabiikide parçalıyla büyük ihtimal çıkmayacağız, neden çıkalım biz Fenerbahçemiyiz, neden çıkalım bizde satış önde olduğu için gram forma kültürümüz yokki. Kesin pembeyle, pardon somonla, off amaan mercan formayla oynarız. Satılsın para lazım, renk önemli değil, arma yeter ama yetmiyor aq işte. Neyse kapatalım forma konusunu, elleyip görene kadar durulalım. Ama şu formada logonun yanındaki aslan kabartmasıda kelebek gibi duruyor abi ya, sevemedim, hazedemiyorum ben bu formayı. Yapanın, çıkartanın, pembe fikrini ortaya atanın ta ellerine sağlık.

* sabah gelen edit : demedimmi pembe formayla oynıcaz diye.

23 Temmuz 2010 Cuma

Paul

Ne kadar yalakalık etseler az, hayvancağızın dünyadan haberi yok ama Paul işte. Kesin milleti eğlendirmelik tahminlerle başladı sonradan Rıdvan gibi bi " gol olur " vari patlama sonu tüm dünya tanıdı. Milleti tur atlattırdı, galip getirdi, İspanya'yı şampiyon yaptı en nihayetinde. Eee mahçup duruma düşen İspanyollarda Paul'a Iniesta numaralı formayı hediye ettiler, ne yapacaksa artık hayvan. Şimdi sırada devlet töreniyle Paul'a vatandaşlık verilmesi ve yer yer üniversite panellerine katılarak fahri doktoralar verilmesi. Büyüksün Paul, aynı zamandada lezzetlisinde.

Nigel '' Die '' Jong

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Senide Sattılar Be

Seni satan yönetimin ta amına koyayım ben, diyecek gerçekten birşeyim yok artık. Allah'ınızdan bulun Adnan Sezgin ve diğerleri.

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Gözyaşı

Turnuva'nın en güzel top oynayan iki takımın mücadelesi vardı bu akşam. Gollerin güzelliği zaten bunun en güzel kanıtıydı. Muntari ve Forlan. Bozuk olan Dünya Kupasının sayılı güzel golleri bu maça denk geldiği için çok güzel oldu.
Forlan attığı golle Kingston'un sanki aklını başından aldı. Golden sonra gelişen pozisyonda yerinden kıpırdayamadı Kingston. Yatsın kalksın Suarez'in kaçırdığı gole dua etsin.
Bu gece 2 isim başrole çıktı, Oscar'ı birisi aldı. 1 dakika içinde nası cereyan etti bu işler, gerçekten büyük heyecandı. İçeri açılan ortanın yarattığı karambol, git gel yapan top, dakikanın 120 olması, çizgiden bir kez çıkarılması ve sonunda elle topun kesilip penaltı olması. Suarez kırmızı görüp çıkarken ağlıyordu. Gyan ise tam tersi. Gyan topa vurduğu an ise tam tersi oldu roller, daha yıkıcı halde. Suarez deli gibi koşturuyordu, Gyan ise resimdeki halde. Bütün bir ülkenin hayalleri belkide o an yıkıldı zaten. Çünkü dakika 120. Sözün bittiği yer bir nevi. Suarez'in yaşadıkları kimbilir neler hissetti. 120. dakikada penaltıya sebebiyet verdi ve gol yeseler bitti yani maç, ama kader. Penaltı yaptırdı son dakkada bir nevi takımın elenmesinin baş sorumlusu olurken, direğe nişanlanan top sonunda golü önlediği için o konuşuluyordur şimdi. Yanımda sıkıntıya girip elleri terleyen Cem'e selam olsun. " Diz is fıtbıl " koçum.
Gözyaşı mecburen oldu bu akşam. Mensah'ın kullandığı penaltınında bir izahı yoktur zaten. Son dakika hüsranına uğramış bi takım oyuncusu aksine bu kadar rahat penaltı kullanılmaz yani. Göstere göstere.
Abreu topa gerilirken Cem'e söyledim, bak dedim Panenka penaltısı kullanacak, der demez Abreu geldi öle kullandı penaltıyı, nası içime doğdusa artık hala anlamış değiliz.

Transferler Patlamaya Hazır Halde

Aslında geçen yıl ile beraber City'nin yaptığı transferler sonrası herkezin gözü City, Real ve Barça eksenine kitlendi bir yerde. Her transfer dönemi Real, Barça bu yaz kimleri alacak derken işin içine artık City'ide kattık. Araplar sağolsun bir tomar adam topladılar Manchester'in mavi tarafına ama geçen sezon değişmedi birşey, vaziyet hala aynı yerde. Bu yılda transfere hızlı girdiler, tabi oda şimdilik. Geçen hafta alınan David Silva'dan sonra küçük Toure'de City'li oldu. Sırada kimler var, kimler gelecek bilmiyorumda bu kadroyu artık oturtmaları lazım üst sıralar için. Şart yani.
Chelsea, Liverpool'dan Benayoun'u kadrosuna kattı, Ballack'tan boşalan yeri kapattı bir nevi. Ballack'ta kürkçü dükkanına geri döndü, Ballack'ın Ballack olmasını sağlayan Leverkusen formasını giyecek son zamanlarında.
Real sezon ortasında aldığı Canales ile sözleşme imzaladı. Rotasyon oyuncusu olacak ama geleceği parlak eğer kendini Mourinho'ya güzel kanıtlarsa. Mourinho dedikte, belki bu yaz Real yıldız transfer yapmasada asıl yıldız transferini kulubeye Mourinho'yu getirterek yaptı zaten, birde Di Maria'yı aldılar Benfica'dan. Dünya Kupası'nda şimdiye kadar birşeyler gösteremedi ama zamanla çıkar meydana foyası.
Arsenal kadrosundaki Senderos ve Fran Merida'yı başka takımlara sattı. Arsene Wenger bu adamlarda ışığı bence kesin görmedi yani birşey olmayacağını anladı o yüzden satıldılar. Şimdi Cesc Fabregas satılırsa demeyin bu adamdandamı ışık göremedi Arsene diye. Yüklü bonservise her adam satılır, ama konu Gunners içinde Cesc ise. Bordeaux'tan Chamakh'ı aldılar, ki artık bu adamın adaya gelmek istemesi kabak tadı vermişti, iyi oldu.
Nam-ı değer L'imperatore Adriano'da Brezilya rehabilitasyonundan sonra Çizme'ye geri döndü. Merak edilen soru düzeldimi, düzelmedimi ? Udinese'li Pepe milli takıma kadar yükselmesinin hediyesini Juve transferi ile aldı. Toni Genoa'ya bugün transfer oldu zaten, Maccarone Palermo'ya, yıllarıdr güzide basınımızın Galatasaray'a bir türlü aldıramadığı Simplicio'da Roma'ya geçti.
Valencia bu yıl borçlarından dolayı mecburen yıldızlarını yolladı. Sıradanlaşma yolunda büyük bir adım attılar yani!!! Villa, Silva ve Zigic satıldı, Soldado ve Mehmet Topal geldi. Baraja'da futbolu bıraktı. Elde kalan bi Mata var, oda nereye kadar dersek ki Mata'da satılabilir belki. Valencia sürünecek önümüzdeki yıl bence.
Adet yerini bulsun. Stoch Fenerbahçe'de, Quaresma Beşiktaş'ta, Adnan Sezgin'de Galatasaray transfer komitesi başında. Yeni Carrusca'lar bizi bekler.

Tarihten Bir Sayfa

Blog Widget by LinkWithin