28 Mayıs 2010 Cuma

Şerefli 2.lik

Yine bize hüsran var, yine alışılmış kaybediş var. Herzaman olan şeyler zaten, alışkın bu ülkedeki futbolseverler. Platini ülkesine kıyak geçti muhabbetleri gırla alır başını gider 2, 3 gün. Sonrası malum, önümüzden yemeye devam ederiz. Ülkenin Ankara'dan sonrasının muaf tutulduğu!!! turnuva, alınan ahlar neticesinde kaybedildi belkide, şüphe duymamak elde değil :)
Aslında bu turnuvayı alsak, çokta iyi organize ederdik düşüncesindeyim. Stadyum projeleri çok iyidi. Ulaşım ve konaklama sorunu tercih edilen iller bazında ele alındığında gayet mantıklı seçimdi. Eh birde işin Ramazan ayı içinde olcağı düşünülünce, Ankara'dan sonrasının muaf tutulması bi nevi alkol isteyen turist taraftar tartaklanması olayının yüzdesini düşürecek cinstendi. İstenildiği kadar neden olursa olsun, iyi projeler olsun, çok iyi evsahipliği yaparız düşüncesinde olsun, elde var sıfır neticede. Kazanan Fransız lobisi oldu. Olanda bizim gibi futbol açlarının, İzmir maçlarına kombine alma hayallerinin içine edilmesiyle son buldu.
Olimpiyatlar gibi, İstanbul ev sahipliği için yüzsüzlüğe kadar giden adaylık başrularımız gibi, bu işide ona çeviririz biz. Hayal bizim, şerefli ikincilik bizim değilmi.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Maç Spikerleri Tarafsız Olmalı

Fenerbahçe ile Trabzonspor arasındaki son lig maçının son dakikaları ve sonrasında birçok bomba olay olunca, kaynayıp gitti.
Ancak bir Trabzonspor taraftarı olarak Lig TV’den maçı anlatan spikerlerden birinin canlı yayında sarf ettiği bir söz kanıma dokunduğu için bu konuya dikkat çekmek istedim.
Gerçi Lig TV’de maç anlatanlar sadece Trabzonspor’a karşı yapmıyorlar bunu...
Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’la Anadolu kulüplerinin maçı olduğu zaman bunu anlatırken pozitif ayrımcılık yapıyorlar.
Varsayalım Fenerbahçe, Trabzonspor ya da Antalya ile oynuyor.
Fenerbahçe gol attığı zaman, “Goooolll... Alex attı... Alex attı” diye bas bas bağırıyorlar. Fenerbahçe gol yediği zaman sadece “Gol oldu” demekle yetiniyorlar.
Sanırsınız Fenerbahçe, yabancı bir takımla oynuyor...
Bu konuyu açmamın sebebine gelince:
Fenerbahçe Trabzonspor karşılaşmasının son dakikaları...
FB yüklendikçe yükleniyor, ama bir türlü galibiyeti, hatta şampiyonluğu getirecek golü bulamıyor.
Fenerbahçeli futbolculardan biri Trabzonspor’un ceza sahasına bir orta yapıyor, ama orada hiçbir Fenerli yok...
Spiker bağırıyor, “Yok mu o topa vuracak biri?”
Sana ne?
Fenerbahçe Trabzonspor maçı 1-1 değil de, 2 -1 bitse ve Bursaspor değil de Fenerbahçe şampiyon olsa spor spikeri olarak ne geçecek eline?
Maç anlatanlar takım tutamaz mı?
Tabii ki tutar, ama bu taraftarlığını anlattıkları maça yansıtmaya hakları yok.
Anlattığın maçın takımlarından biri Türk, öteki “gavur takımı” değil ki!
O takımda ter dökenler de bu ülkenin çocukları...
Hatırlarsan Türkiye bir dönem, amigo gibi maç anlatan spikerleri de gördü.
O zamanki yayıncı kuruluş, baktı ki spikerler amigoları da geçti, bu uygulamaya son verdi.
“Gizli fanatiklik” yapacağına, ekrandan sözlü ve yazılı olarak maçını anlattığın takımlardan hangisini tuttuğunu açıkla, biz de bilelim ve ona göre izleyelim.

Ali Eyüboğlu @Milliyet

Veni Vidi Vici

Dün gazetede gördüm, uçak düşmüş içindeki 2 kişi ölmüş haberini. Fotoğraf biraz garipti aslında, pilot koltuğu yada yanındaki koltukta ölen kişi kapatılmamıştı resimde. Koltukta sıkışmış haldeydi. Diğerinin ismini hatırlamıyorumda uçağı kullanan kişinin adı Alper'miş. Ve bugün öğrendim daha o ölen kişi Ali Samiyen tribünlerinden birisiymiş, haberi gördüğümde insandır acımıştım, heleki o resmi o şekilde görünce. Yine üzüldüm. Resimdeki kişi, işte o Alper kardeşimizmiş. Allah rahmet eylesin, en uzak deplasmanda artık. Galatasaraylı olduğu için değil insan olduğu için acıdım atlayan olmasında. Resimdeki pozuda çok hoşuma gitti. Metin Oktay temalı. En kısa zamanda aynısından çekilmek farz oldu.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

MaSKott - Tuval

Çoktandır albüm incelemesi yapmıyorduk, yada bana zor geldiğinden olsa gerek. Ama ne bileyim bu albümü dinleyince yazmak gerektiğini anladım.
Kargo'dan ikisini çok iyi tanıyoruz. Koray Candemir ve Serkan Çeliköz. Kargo'dan ayrıldıktan sonra ikili yollarına birlikte devam ettiler, geriye kalan Kargo ise Mirkelam ile birleşip değişik bir tatda albüm çıkardılar, kötü demiyorum oda çok hoş. MaSKott'a gelince Tuval albümü gerçekten süper olmuş. Yabana atılacak hiçbir şarkı yok. Hani albümlerde olur ya sağlam şarkıların yanında müzisyenin hoşuna gitse bile albüme koyduğu ama cırt olan şarkılar vardır, bu albümde kaç kez oldu dinliyorum, hiç birisi öyle gelmedi bana. Soundları bile farklı bu ikilinin. İstedikleri tarzda albüm yaptıkları çok belli oluyor, isteyerek yapılmış bi iş.
Albümün ilk şarkısından son şarkısına kadar Türkçe sözlü Muse dinlediğiniz hissine kapılacaksınız, çok ciddiyim. Muse'nin Türkiye şubesine hoşgeldin deyiniz.

Final 2010

FC Bayern München - FC Internazionale
Santiago Bernabeu, @ Madrid
21,45 - Star

FC Bayern München
Butt
Lahm - Van Buyten - Demichelis - Badstuber
Robben -- Schweinsteiger - Van Bommel - Hamit
Müller - Olic
Luis Van Gaal

FC Internazionale
Cesar
Chivu - Samuel - Lucio - Maicon
Cambiasso - Zanetti
Pandev - Sneijder - Eto'o
Milito
Jose Mourinho

Başka Alacak Kim Kaldı ?

Tipine bakınca, Valencia ve Zaragoza'nın beyaz formasına olan göz aşinalığından tam Real Madrid topçusu gözüyle bakıyorum bu adama. Lig bitti anında transfer edildi. Bu hız bu sürat neden hiç anlamadım. 40 milyon euro karşılığında gerçekleşti bu transfer, şimdi Ibra'nın akıbetini bekliyor herkez. Belkide Henry yollanacak, Ibra yada Villa onun yerine geçip kardeş kardeş Ibra - Villa - Messi üçlüsü oluşacak yada dediğim gibi Ibra'nın akıbeti ne olacak. takımı ne kadar kötü olursa olsun Villa oynuyor ve atıyordu gollerini. İşte bu yüzden Barça ve Real Valencia'nın kapısında nöbetteydiler. Kazanan Barça oldu. Belkide şimdide sırada Fabregas var, çok adı geçiyor ya bakalım ne olacak.
Bu arada bu transfer olayları bi yerde marka ve sponsorların büyük yarışı haline girdi. Geçen yıl Ronaldo Real'e imzalarken stada üstünde kocaman nike yazan tişörtle gelmiş, sahaya imza törenine çıktığında Real'in geçtiğimiz sezon giyeceği formasının tanıtımıda gerçekleşmişti bi anda. Nike'nin adamını, Adidas kendi futbolcusu gibi kullanıp forma tanıttırmıştı. Dün ise tam tersi oldu. Adidas'la gelen Villa, Barça'nın yeni formasını tanıtmakla mecbur kaldı.

Sakat ve Yaşlı

Sakat ve yaşlıymış;
- Hassiktir diyorum, hassiktir.

Kaçan Bir Dünya Kupası

1 hafta geçiken bir yazı, adamlar şampiyon oldular, dünya kupasını kaçırdılar, biz Karşıya için İstanbul yollarına düşerken yazamadık kaldı elimizde böyle.
Harika bir final maçıydı ogün Wembley'deki FA Cup finali. Bir tarafta Lig şampiyonu Chelsea duble peşinde koşuyor, diğer tarafta 9 puanı silinip kayyuma devredilip lig düşürülen Porstmouth lig düşüp bu kupayı kazanan tarihteki ilk takım olmak için oynuyordu. Pompey beklenenin aksine teslim olmadı, üstüne Boateng'in kaçırdığı penaltı ile belkide alacakları maçı verdiler. Chelsea'nın direkten dönen 6 topu, birde kaçan Lampard penaltısı ve sadece Drogba'nın frikikten attığı harika gol. Sonuç 1-0 Chelsea lehine. Ama bir olay varki maçta çoğu şeyin önüne geçti. Ortalığın karıştığı bir pozisyon sonrası çaktırmadan Boateng'e Ballack bir tokat sallıyor. Daha sonrasında pek geçmeden, Boateng Ballack'a resimdeki gibi dalıyor. Ballack yerde, kıvranıyor, ben fazla sert gelmedi düşüncesinde tv başında kalkar şimdi oynar diyorum, sekiyor olmuyor çıkıyor oyundan. Aklıma Dünya Kupası geliyor bi anda, kaçıracakmı diye. Maçtan sonra, baya bi sonra internette haber dank diye karşıma çıkıyor. Ballak Dünya Kupasını kaçıracak diye. Ertesi gün bir haber daha, bu bana daha bomba geliyor. Ballack Boateng'i mahkemeye vermeye hazırlanıyor.
Maç içinde tokat olayından sonra, hele bide o forma içine giydiği beyaz fanilamsı şey yüzünden iyice ayar olmuştum Boateng'e. O boynunda nal gibi duran dövmeye ise hiç girmek istemiyorum. Her top ona geldiğinde bi dünya küfürlerimin sonucunu kaçan penaltıyla aldım zaten rahatladım. Ben bu olaylara sinir oluyosam Ballack'ın mahkemeye vermesinden doğal ne var. facebook'ta Boateng'e öfke duyan grupların milyonlarca üyesi, birleşin Boateng'i yakalayın.

Ağlama Melis

Gün gelir devran döner

Keser döner sap döner

Aslında biz bu olayları çok iyi hatırlıyoruz. Burda amaç Fenerbahçe'yi aşşağılamak asla değil. Ama fotoların altında yazdığı gibi Fenerbahçeli futbolcular bir şey yaptıklarında, heleki bu şampiyonluk yolunda olunca milletin gözüne fazlaca batmakta. Mesela geriye gidelim azda olsa.
Denizli'de kaybedilen şampiyonluk. Son maçlara gelinmeden önce Galatasaray derbisi zamanında, Ali Samiyen'deki maçtan sonra Bir baba hindi çektiren Tuncay sezon sonuna kadar hatırlanacak ve kızılacak bu eylemi yapmıştı. Lig sonunda Manisa deplasmanında 5-3 kaybedildi maç, ve asıl bomba olan zaten Denizli maçı. Galatasaray'lı taraftarlar biten sezon için futbolculara teşekkür amacında doldurdukları staddan şampiyon olarak çıktılar, ve hemen akabinde Galatasaray'a binen o hindi Ali Samiyen'de yönünü bi anda Tuncay ve Fenerbahçe'ye çevirmiş oldu.
2007-08 sezonuna damgasını vuran Fenerbahçe olayı, Kadıköy'deki derbide Deivid'in golünden sonra yapılan yengeç dansı. Bazı şeyler aşırıya gidilince rakip taraftarı fazlasıyla çığrından çıkarıyor. Söz konusu Fenerbahçe olunca bu iş elbet dönüp dolaşıp kendi ellerinde patlıyor. Kadıköy'de yengeç dansı yapanlara kontra ise yine can alıcı şekilde geldi o sene. Nonda'nın o meşhur kafası gol olunca bu kez sahada olmasada Ali Samiyen tribünlerinin çoğu yerinde yengeç dansı oldu. O maçla şampiyonluk yolunda çok büyük adım attı Galatasaray ve sonunuda getirip 17. şampiyonluğu kazandı.
Bu sezona geldik sonunda. İstatistiklere bağlıcam en sonunda bu olayları. Dönüp dolaşma olayı bildiğiniz gibi Baroni'nin ağlaması. Oda döndü dolaştı 2. resimde gördüğümüz gibi bir hal aldı. Şampiyonlukta son maçta yine kaçtı. Beşiktaş maçında sahaya atılan üzerinde şampiyonluk düşleyen siyah beyaz bir köpek ve Bilica'nın kazısı. Diğer takımların sezon içinde yaptıkları böyle dönüp dolaşıp geliyormu geri cidden bilmiyorum, yada gerçekten Fenerbahçe gibi antipatik derecede olmuyor sanırsam. Gün geliyor devran bir tek onlara dönüyor.

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Play - Off

Herşey hazır, biletleri aldık otobüse isimleri yazdırdık, akşam 12 olsun diye bekliyoruz artık çıkalım yola. Ali Sami Yen'de Kapalıda izleme hayalim vardı olmadı Numaralı'yamış kısmet. Deplasman uğursuzluğum devam etmez işallah. Seni çıkarıp gelmek lazım bu sefer. Yeter artık Karşıyaka.

Al Sana Anadolu'dan Şampiyon

Tarih yine tekerrür etti, son dakika sendromuna yine yakalandı Fenerbahçe, yine kendine yaptı yapacağını. Biz asıl konumuz olan Bursaspor'a dalalım, Fenerbahçe kaçmıyor.
Senelerdir Anadolu'dan bir şampiyon gelsin geyiği, 2 senedir Sivasspor'un aşırı baskısı, Bursaspor'un şampiyonluğu hakeden oyunu sonunda hakkını buldu.İstanbul'dan gelen mucizevi haber bir şehirde tarihin yeniden yazılmasına neden oldu. Tüm şehirin kenetlendiği sezonda deplasmandaki Fenerbahçe ve Beşiktaş galibiyeti sonrasında daha Bursa'ya girmeden yollarda karşılanan bu takım kupa töreninin olduğu gün 40 bin den fazla taraftarınla kucaklaştı. Final maçı günü zaten taraftarların sadece gözleri sahada oynanan oyundaydı. Ruhları, kulakları, bedenleri, elleri, ayakları Kadıköy'deydi. Her türlü sonuca hazır vaziyetteydiler zaten. Teksas'ın kale arkasındaki pankartında " Helal Olsun Çocuklar " yazıyordu. Şampiyon olmasanda gibisinden. Ama onlar oldu. Beşiktaş'ın garip! futbolu sonunda maçı hemen bitirdiler sahada ve kafalarda.
İşin Kadıköy tarafına geçersek eğer, Denizli maçı bir yana böyle bir travma bu ülke futbolu ne gördü, nede kolay kolay görür. Maçtan önce herşey hazır, stad çevresinde 100 binlerce kişi var içeri giremesede, sarı lacivert bir Kadıköy. Maç öyle bir başladıki Fenerbahçe 20 dakikada kopartır maçı şampiyonluk şarkıları söyler tezim gerçekleşecek gibiydi. Ben böyle tempolu, istekli, rakibe nefes aldırmayan oyun hiç izlemedim, kim bilir ne zaman izlerim. Zaten 20 olmadan Güiza attı golü, Fenerbahçe şampiyondur artık derken, Burak'ın açtığı orta gidip gol olunca şok, şaşkınlık, beceriksizlik ve şanssızlık hortladı. 55 bin kişi nası izledi maçı ne şekillerde izledi, tipten tipe girdiler tv'nin gösterdiği kadarıyla. Alex'in hamile karısı bile fenalık geçirecek haldeydi yani. O vuruyor Onur çıkarıyor, diğeri vuruyor yine Onur, bir başkısı patlatıyor yine Onur. Maçı anlatan Melih Gümüşbıçak'ın dediği gibi " Onur Fenerbahçe'nin şampiyonluğu karşısında duruyor ", gerçektende durdu. Yanlış anons ve devamındaki akıbet ise korku filminden farksız değildi. Anası ağlatılan bir stad, çevre dükkanlar, polisle çatışma, yakılan dükkanlar, 16 plakalı arabaları linç etmeler - şöförde dahil -, yayın odası basmalar, hesap sormak için yönetici aramalar ve yanan bir stad. Uzun uzadıya gider bu aslında suçlular, sorumlular v.s. uzatmadan Şampiyon Bursaspor diyelimde bitirelim.

14 Mayıs 2010 Cuma

14 Mayıs

Neler oldu, ne yaşandı, yaşayan kimse bilmiyor, biliyor anlatamıyor. Biryerde mucize şampiyonluğun sözlük anlamı. Bu hafta 2. bölümü çekilirmi ? sanmıyorum, canı yananlar birdaha canını yaktırtmaz.

13 Mayıs 2010 Perşembe

Europa League Final Hamburg 2010

Kısmetiko Madrid ve Avrupa Ligi Şampiyonluğu

3 galibiyetle Avrupa'da, nasıl turnuva şampiyonu olunuyormuş bu akşam Atletico Madrid bize öğretmiş oldu. Açık söylemek gerekiyorsa malum şekilde elenişimiz sonucunda, bizi eleyen takımın final oynaması ve hatta kupayı kaldırması sinirlerimizi bozmadı değil. Nasip, kısmet, kader, Keita deyip sustuk mecburen.
3 galibiyet dedim ama, 3 bile değil. 2 buçuk galibiyetle şampiyon oldular neredeyse. Yine berabere bitti, uzatma olmasa yine bi maç daha. O maçta berabere biterdi. Hani derler ya rekor Galatasaray'da diye, hiç yenilmeden kupayı aldı, asıl rekor budur ya, en az galibiyetle şampiyon olmak. Borumu :D
Maçın geneline gelirsek gerçekten tam bir final havasında geçti. Yağan yağmur ise güzelliğiydi. Heleki o İngiliz taraftarların, İngiltere bayrağı üzerine yazarak kullandıkları asılan bayraklar yokmu hasta oluyorum. İlk yarıda Forlan+Agüero - Fulham maçı şekline geçti. 2 oyuncuda ellerinden gelenin fazlasıyla top oynadılar. Agüero'nun seri çalımları, rakipleri üstüne çekip çalımla ekarte etmesi, izle izle doyamazsın şeklindeydi. Gollerde zaten Agüero - Forlan ikilisinin yapımıyla oldu. İlkinde kaleye vuran Agüero'nun topuna dokundu Forlan, ikinci goldede yerden ortaya dokundu.
Fulham'ın golü ise gitti geldi, öyle bir pozisyon oldu. Zamora başlattı, çok müsait olacakken ayağında açtı falan, devamında Gera açtı ortayı arkaya sekince, Davies klas bir şekilde havada yapıştırınca topa giden gol geldi. Pozisyon başından gol olana kadar, kahvede bi oturup bi kalktık, herkezmi Fulham'lı olur ya.
Aslında Galatasaray'ı elemesinden değilde, kupayı hakeden takım kaybetti bu akşam. Juve'yi nasıl çatır çatır eledikleri kulüp tarihinde efsane oldu, DVD'si bile storesinde satışa çıktı.
Şampiyonlar Liginden gelip, eski Uefa Kupası ve şimdiki Avrupa Ligini kaldıran takım sayısı 5'e yükseldi. Platini emmi bir yola başvururmu artık bilemem.
Maçın MVP'si golleri atan, kupayı getiren Diego Forlan oldu. Kutluyoruz kendisini.
Beyaz formalıların Parken zaferininide 10. senesi, bunu daha fazla kutluyoruz.

Alınıp Giyilesi


Alıcan giyicen yanındakiyle beraber, kanka hesabı. Malum play-offlarda geliyor. Çık artık Karşıyaka.

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Kapaklar, Çatılar, Gerilenler

"Sizler taraftarsınız bunları sizlere belirtmemde ve sizlerin de kamuoyu yaratmanızda fayda var. Bu stadın kapaklarının takılmaması için uğraşan bir zihniyet ve belli bir kesim var. Bu kapakların takılmaması istemeyen kesim sizlerinde tahmin edeceği üzere Fenerbahçe camiası ve Aziz Yıldırım. Biz bu platformda sizleri temsil ediyor ve sizin sesinizi iletiyoruz. Fakat sizler de bizi lütfen yalnız bırakmayın, arkamızda olun. Ne yapın, edin gereken kamuoyu baskını oluşturun ki bizlerde sesimizi onlara karşı daha rahat yükseltebilelim."

Işın Çelebi
Galatasaray Genel Sekreteri
Aslantepe Spor Kompleksi Tanıtım Toplantısı Sonrası

Adamsın

7 Mayıs 2010 Cuma

Totti Bitmiştir

Bir tekmeyle gözümde bittin malesef, ne desem küfürmü edeyim. Yavşaksın.

6 Mayıs 2010 Perşembe

Süper Lig'in Son Durağı İstanbul

Dillerde dolaşan, heryerde yazılıp, çizilen, üstüne yorum yapılan Bank Asya Birinci Ligi Play-Off maçları bugün resmi ağızdan, Federasyon tarafından açıklandı. Tarihler beklenildiği gibi 17-20-23 Mayıs günleri oynanacak. Asıl önemli olan konu ise stad konusuydu. Ali Sami Yen ve Olimpiyat stadının isimleri olduğundan sık bir şekilde geçiyordu heryerde. Ali Sami Yen konusunda isabet doğruydu ama Olimpiyat stadının yerini Federasyon, Recep Tayyip Erdoğan stadına verildiğini belirtti. Yani kısaca Karşıyaka geçen sezon play-off finalinde elendiği ve maç sonu çıkan olaylar sonucu 5 maç ceza aldığı, o akşamdan beridir birbirlerini bir kaşık suda boğacak vaziyete gelen Kasımpaşa'da maç yapacak. Federasyonu hep eleştiriyoruzya, bu konuda eleştirilmeyi sonuna kadar hak ediyorlar. Karşıyaka'dan maç için kaç bin kişi çıkıp İzmir'den İstanbul'a gidecek, Kasımpaşa'ya gidecek. Diğer takımları geçtim bu konuda Karşıyaka'ya yapılan garip birşey bence bu durum. O kadar kişinin sorumluluğunu kim alacak çok merak ediyorum. Kavgaya, gürültüye, olaya belkide olmasını istememde akacak kanlara hazırlıklı olun bence. Bu arada zaten Kasımpaşa Altay'ıda eleyip Süper lig yolunu tutmuştu, ozamandır bu ikisi arasındada bir husumet var. Artı R.T.E stadında olası bir Altay-Karşıyaka maçında birde Kasımpaşa taraftarınıda eklersek, neler olur kimbilir. Felaket senaryosu yazmak değil amacımız, ama olabilecek şeyler bunlar. Karşıyaka bir Özgür daha vermek istemez, İzmir bir Özgür daha vermek istemez.
Eğer düzeltilme imkanı varsa ki zerre sanmıyorum R.T.E stadı bence çıkarılmalı şu fikstürden. Geçen yıl Ankara'ya 10bin kişi civarı giden bir Karşıyaka potansileyi vardı. RTE stadı 9 bin kişilik. Zaten staddan başka çokca şeye benziyor. İstanbulda stadlar sanki çuvala girdi. Ali Sami Yen gibi isabetli bir kararın yanına birde İnönü olsaydı çok iyi olurdu ama Federasyonumuz böyle, birde başkan İzmirli olacak. Demiyorum artık birşey.
Play-offları açıklayan TFF alt liglerdeki diğer play-off tarih ve stadları açıkladı. Bank Asya'ya yükselme maçları 25-27-30 Mayısta Antalya Atatürk stadı ve Mardan Arena'da oynanacak.
İşin Menemenspor'u ilgilendiren kısmıda açıklandı. Az önce Süper Lig play-offları için RTE stadı için okadar atıp tuttuk, şimdi birde Menemen açısından konuşmak gerekli ama. Okuyan kesin diyecek ne kadar husumet meraklısı bir insansın diye. TFF 3. lig play-offları 15-22 Mayısta Muğla Atatürk ve Fethiye İlçe stadında oynanacak. Demek istediğim konuya gelince, Muğla'dan başka yermi yok. Evet yer beğenmiyorum galiba. Menemenspor, Muğla'da Muğla'ya 2-0'dan 3-2 maç verdi. Maç sonunda olaylar çıktı, futbolcular bolbol ceza aldılar, 3 maç seyircisiz ve bir maç tarafsız saha cezası aldık Muğla maçından sonra. Klasman grubundaki diğer Muğla maçınada valilik ve 2 kulüp yönetimianlaşması sonucu Menemenspor taraftarları alınmadı. İşin ilginç tarafı o gün Muğla içine Menemen plakalı araçların girmesi yasaklandı. O maçtada yendiğimiz Muğlaspor küme düştü, önümüzdeki sene ait oldukları yerde amatör kümede mücadele edecekler.
Ne kadar kavga gürültü meraklısıyım ben böyle, ama bu kadar tesadüfte el insaf.

2 Mayıs 2010 Pazar

Forza Lazio

Allah'ın sopası yok diye başlamak gerek aslında buraya, ki öylede başlıyorum. Lazio ile oynadıkları derbiyi kazandıktan sonra tribünlere meşhur küme düşme hareketi çekmişti Totti. Sonrasında gelen Sampdoria mağlubiyeti ve Inter'in galibiyeti ile zirve el değiştirmiş, Roma ikinciliğe düşmüştü. Bugün Parma deplasmanında 2-1 galip geldiler. Zirve yine ellerine geçti bitime 2 hafta kala. Şuanlık lider durumdalar. Ve " Allah'ın sopası yok " durumuna şimdi geldi Roma'lılar. Düşman kardeşleri Lazio yarın Inter ile oynayacak. Yarın bütün Roma'lılar mecburi Forza Lazio diyecekler. geçen hafta oynanan Galatasaray - Bursaspor maçı gibi. Bir gün herkez Fenerbahçeli olacaktı ama o gün bütün Fenerbahçe'liler Galatasaray'lıydı, yarınki maç gibi.

Düğün ve Cenaze

Mayıs ayına girdik, artık şampiyonlar ve düşenler bir bir belli ediyorlar kendilerini. Fenerbahçe az puan farkınla önde olmasına rağmen şampiyondur benim gözümde ki olacaktırda. Yunanistanda Panathinaikos, Belçika'da Anderlecht ilk şampiyonlarımız. İtalya'da Roma ve İnter'in kapışması ne gibi bir akıbetle sonuçlanıcak bilmiyorum artık. Kıbrıstan sonraki asıl yavru vatanımız, gavur vatanımız Almanya'da da tablo şekilleniyor. Düğün kısmı Bayern Münih'e ait, cenaze kısmı ise Hertha Berlin'e ait.
Düğünler bu ligde Bayern ile özdeşleşmiş durumda zaten. Takımın lakabı boşuna " Rekordmeister " değil. Schalke bugün Werder'e 2-0 yenildi ve puan farkı 3 oldu. Aynı puan olunca Bundesliga'da genel averaja bakılıyor. Şuanki tabloda Bayern +39, Schalke +22 durumunda. Yani matematiksel olsada imkansılığı daniskası. Maçtan sonra Bayern'liler şampiyonluğu kutladılar. Maçıda 3-1 kazandılar Bochum'a karşı. 3 golüde Müller attı. Genç olmasına rağmen inanılmaz derecede bir olgunluğu var. Almanya'nın Dünya Kupası kadrosuna alınırsa ve şayet oyarsa adından çokca söz ettirecek Haziran ayında, demedi demeyin.
Cenaze işlemlerine geçecek olursak, Bundesliga'nın en köklü kulüplerinden biri olan Hertha Berlin, önümüzdeki yıl Bundesliga II yolcusu. Gerçekten şaka gibi. Hani sezon başından beri birine ligi takip ettirmeseniz, sonrada lig sonu sorsanız Hertha sence ligi nasıl bitirdi diye, bence vereceği cevap şampiyonluk olmazda, Şampiyonlar ligi vizesi aldımı yada Avrupa Ligine katılıyormu olur. Gerçekten şaka gibi. Koskoca Hertha küme düştü. Sahaya giren taraftarlarından sonra korkudan diğer maçı 5-1 almışlardı ama, Alman Einstein'nin meşhur görecelik kavramı gibi bişeymiş bu. Yazık oldu Hertha'ya. Aslında bakılırsa kimlere yazık olmadıki. Hatırlıyorumda Altay'ın göz göre göre şerefsizce lig düşürüldüğünü, çok iyi hatırlıyorum.

Tarihten Bir Sayfa

Blog Widget by LinkWithin