30 Aralık 2009 Çarşamba

Stad Sorunsalı

Stadyum tartışmaları son sürat devam ediyor. Olmayan Şanlıurfa, Trabzon ve kavganın son halkası olan Şükrü Saraçoğlu. Herkezin kendince bi nedeni bulunmakta. Yani her kafadan bi ses bombası. Düzgün ve mantıklı bi yazı okudum bugün Türkiye Gazetesinde. Kemal Belgin yazmış, çok güzel yazmış hatta. Olay şudur;

Bu ülkede bilip bilmeden sallayan insanlar, yorumcuların bilgiye dayalı olmayıp amigovari ve Federasyonu yıpratmaya yönelik söylemleri, ne yazık ki gerçeklerin üzerine bıçak gibi saplanıyor.
Şükrü Saracoğlu Stadı’nın EURO2016 aday dosyası içine girmeyişi tamamen ve tamamen güvenlik çemberi oluşturabilmenin imkansızlığından kaynaklanmaktadır. Shakhtar Donetsk- Werder Bremen maçının bir gün öncesinde UEFA yetkilileri ile yaptığım sohbette, stadın bu dezavantajından uzun uzun söz ettiler. Aralarında bir de Türk vardı. Adını yazmam, çünkü spekülasyona çok açık bir isim...
Özetle şunu söylediler: “Bir tarafta otoyol, bir tarafta bir okul ve duvarı, bir tarafta üç metre eninde ve tarihi köşklerin bulunduğu sokak, bir tarafta da yine üç-beş metre enindeki sokak ve dükkanlar, evler... Bu finalin ayaklarından birinin İngiliz ve İtalyan takımlarından biri olmadığı için de şükretmedik değil. İsviçre’den gelen ve iki tır uzunluğundaki çok özel vasıtayı stadın içine sokabilmek için okul tarafındaki ağacın kesilmesini talep ettik. Aman ha dediler, tarihi ağaçtır, kesilemez... Aracı demonte edip sokmak durumunda kaldık. İçeride montajı yaptık, işimiz bittikten sonra yeniden demonte edip dışarı aldık ve orada yeniden montaj uygulandı. Bir akreditasyon merkezi kurabilmek için avantadan 5 bin dolar bile ödedik. Keşke bu stat çevresi boş ve geniş olan, örneğin 50 metreden daha fazla, bir bölgede yapılmış olsa idi. Bu nedenle bu stada büyük organizasyon vermek mümkün değil...”
İşte, Avrupa Futbol Şampiyonası-2016 dosyasına Saracoğlu Stadı bu nedenlerden ötürü dahil edilmemiştir. İşte bu nedenle de Olimpiyat Stadı ve yapımı süren Telekom Arena aday statlar arasında yer almıştır. Trabzon’un yeni stadını öne sürenler, acaba yerinin bu normlara uygun olup olmadığı biliyorlar mı? Yani racon bizim Federasyon tarafından değil sadece ve sadece UEFA tarafından kesilmektedir. Hatta öylesine ki, Michael Platini’ye bile söz düşmez. Çünkü orası, “HAKİKİ ANLAMDA BİR KURUMDUR.”
Sapıkça muhalefet edenlerle, kafası kumdakilere duyurulur.


Orjinal metin için Link

Efsane Forma

Alex ile Lefter'in tarihi buluşmasında Alex'in üstünde görülünce eski çubuklu demekki yoğun talep aldı. Bayağı bi yoğun olacakki, bu durum Fenerium'u da harakete geçirdi. Artık satışta bu forma. Aslında çok güzel bi ürün, çok mantıklı. Mesela zaman açısından, yılbaşını düşünürsek tam hediyelik zaman. Galatasaray'ın geçen senelerdeki klasik Metin Oktay parçalısı satışına geç gelen bi cevap, yada çıkan kırmızı formaya karşı bi satış rakibi desek daha doğru olur. Aslında GSStore parçalıyı tekrardan çıkarsa çok iyi olur. Zaten sezon başından beridir hala süper giden bi grafikleri varken. Fenerium'u gerçekten bu ürün için kutlamak gerek. Beklenen bir üründü bu bana göre. Rağbet fazla olur şahsen. Fenerbahçeli olsa kaçırmazdım diyerekten susuyorum.

Cezayı ve Kararı Bekliyoruz


Klasik PFDK kararları. Cezalar ve paraların fatura halinde kesilmesiyle sonuçlandı. Aslında çok meraklısı değilim bu kurumun kararlarının, amacım hafta sonu oynanan Muğlaspor - Menemen Belediyespor maçında olanlar için verilecek ceza içinde. Demekki haftaya açıklanacak cezalar bu haftanın gündemi buymuş, yokmuşuz biz demekki. Aslında yazmak gerek maçta olanları ama neye yarar. Sondan 2. takımın ki bu takım çok süper oynuyor demekki!!! paso yenilen berabere kalan bi takım ama play off'a kalmak için 2 farklı galip gelmesi gereken Menemenspor karşısında oynadığı futbol için demiyorum, hakkındır çıkıp topunu oynayacaksın ama gollerden sonra yaşananlar insanın aklına bazı şeyler getirmekte. Hakem olayına gelicem birazdan o apayrı bi konu. Penaltı ile durumu 2 - 1 yapan Muğlalılar doğru tribüne koşturdular, ısınan futbolcular ve yedek kulubeside buna dahil. 2 - 2 oldu aynı senaryo. 3-2 öne geçtikleri an zaten film koptu, iyice çığrından çıktı bunlar. Tribüne koşmalar, yedek kulubesinden herkesin sahaya girişi, deli tavuk gibi bir oyana, bir bu yana koşturup sevinmesi falan. Protokol tribünüde var bunun yanında. Bir protokol tribünü ki bu tribün taraftar grubunla yeşil beyaz çekmekte, evet bu tribün bildiğin takım elbiseli, koca götlü, devlet erkanından olan kişiler. Taraftar grubunla sırayla yeşil beyaz çekti bu kişiler 3. golden sonra. Sizi bilmem ama bana göre büyük derecede ilginç. Çok hemde.

Maçın hakemine gelirsek eğer, bu paragraf ona ait olacak. Aslında maçı hiç yazmak istemiyordum, bu hayal kırıklığı, bu adil olmayan yönetim ama gerçekten adil olmayan bir yönetim ve kimse kusura bakmasın ama cidden şerefinden şüphe ettiğim bi hakem üçlüsü yüzünden. Play off için gerekli olan iki farklı galibiyet için dakika 15'te 2 -0 öne geçti Menemenspor. Şimdi sorabilirsiniz dakika 15 ve 2 fark lazım size, al işte 2 farklı sonuç neden skoru korumadınız diye. Başlama düdüğünden itibaren yoğun tempolu baskı ile başladı, 3 dakikada 2 golde gelince rahatlama ve hafiften geri yaslanma oldu. Muğla'nın atakları yok denecek kadar azdı. 2 gol daha attık daha sonra. Bir tanesini görmedim, ofsayt diyenler çoğunlukta. 2. golü bizzat gördüm. Ofsayt ile alakası yok, faulde yok, atılan 2 gol gibi temiz bi gol yani. Ama verilmedi. İşte fosforlu formalılar sahnedeydiler sayılmayan gollerde ama asıl şimdi sahneye çıkmak üzereydiler. Durduk yere bir penaltı düdüğü ve çıldıran Muğla seyircisi, kulübesi, protokolü!!!. Gol oldu coştular tamam sözüm yok. 5 dakika geçmeden kalecinin ceza sahası dışında topa müdahelesi ve yerde takla atma sayısını sayamadığım topçu. 2. sarı karttan kalecimiz oyun dışında. 10 kişiyiz. Muğlanın 2. golü geldi çok geçmeden. 2- 2 oldu sevinçler dediğim gibi. Muğla attı ofsayt verdi saymadı. Muğla 3'ü attı yok böyle bir sevinç, sanki onlar play off'a oynuyor. Öyle bir sevinçki dakikalar sürdü. Hani nerde her golde futbolcuların dibinde biten çabuk olun sevinmeyin artık yeter diyen hakem yok ortalıkta. Abartılı sevinç ve çıkan kavga. O kadar taşkınlık ve bir oyuncumuzun daha atılması. Kaldıkmı 9 kişi. 5 dakika gösterilen uzatma tam 10 dakika oynandı, gol atılana kadar. Gerçekten bu yazıyı tek taraf gözüyle yazmak zorunda kaldım, olanlar ve deplasman tribününden görülenler gerçekten bunlar. Maç sonundada saha içinde kavga çıktı, haklı olarak hakkı gaspedilmiş bi takımın saldırısı oldu abartılı kuduran Muğlalı topçulara ve hakkını yiyen hakeme. Deplasman tarafının koltuklarının bir kısmı kırıldı, bizden sahaya giren 2, 3 kişi oldu.

Asıl olan Menemenden kalkıp otobüslerle 4 saat yol giden 750 Menemenliye oldu. Bazı şeyler için utanmak gerek, şeref gerek, kusura bakılmasın ama taşşaklı olmak gerek demi. Geçen yılda bu işler gene bize patlamıştı. Bandırma'ya evimizde yenilip play off'a gidemeyişimiz ve Göztepe'nin gitmesi. Ve ne tesadüfse 1 puana ihtiyacı olan Turgutlu'nun grupta ununu eleyip eleğini asmış Akhisar'a kendi evinde 2-0 yenilip, ve gruptan çıkması için Turgutlunun kesinlikle kaybetmesi ve kendierinin galip gelmesi gereken Göztepe. Sonuç, Turgutlu mağlup ve Göztepe galip. Ne tesadüf ve ne garip değilmi. Sezon başından beri 1 ve 2 gol atan Göztepe'nin bu maçta kendi kabuğunu paramparça ederek 4 gol atması. Çok garip geldi bana, ama işin içine girmeye kalkarsak çıkamayız. Çok uzatmaya gerek yok kısa yoldan söylemek gerekirse Muğlada oynanan Muğlaspor - Menemen Belediyespor maçında bir takım olaylar yaşanmıştır. Duysam amenna, gözlerimle çok şey gördüm, 750 kişi gördü olanları, doğranmayı, hakkın yenilmesini.

Aşağıdaki resim Muğlasporun facebook'taki hayran sayfasından. Yazıyı yazanda grupta 2. olup play off'lara kalan Keçiören'in kalecisi. Çok garip ve iğrenç. Yeni fikstürde isterim son maç yada sondan bi önceki maç Muğla ile sahamızda olsun. Siz yine kaldığınız yerden düşmemeye oynayın. Bakın ogün neler olacak burda, iyi bakın hatta. Ama yinede farketmez, siz hertürlü Menemen'e geleceksiniz. Uzatmaya gerek yok şerefsizsiniz, iki paralık insanlarsınız, satılmışsınız. Küfür etmeye gerek bile yok. Alın size resim.

Tekrar Sizinleyiz

Kaldığı yerden devam. II. Milano seferi tekrardan başladı Becks için. İstemese başlamayabilirdi tabikide. Görünürde Capello'nun gözünün önünde olup Güney Afrika yolcusu olmak var, diğer taraftada en büyük yüzü olduğu adidas. Gelsin paralar, gitsin Güney Afrika'ya.

Şimdilik Geç Bakalım Kaleye

Rüştü sakat, Hakan sakat, Korcan hata yaptı Manisa'da maç kaybedildi, çocuğa kredi vermediler bir nevi güvenin sıfır olduğu, harcamanın bol olduğu bi durum oldu. Denize düşenin elbet birine sarılması gerekiyordu. Eldeki çocuğa sarılmak yerine, deneyimli! birinin kaleye transferini uygun gördüler. Transfer dediğime bakmayın kira olayı gerçekleşmiş, ki isabet olmuş. Yoksa yanardın, biterdin, kaybolurdun Aykut gibi, Orkun gibi, Serdar gibi, Recep gibi, Volkan Ünlü gibi. Kaleye geçen isim Hoffenheim'in sözde Türk ama aslen Avusturyalı kalecisi Ramazan Özcan oldu. Geçen yıl 7 maçta ilk onbirde sahaya çıktı. Bu yıl ise çimlere basma şerefine ulaşamamış. Böyle adı, kökeni, anası, babası Türk olan ama, Türklüğü seçmeyip olduğu yeri seçen futbolculara ayrı bir gıcık oluyorum, orası ayrı mesele. Sezon sonuna kadar kiralandı Ramazan Beşiktaş'a. Rüştü ve Hakan iyileşince artık Hakan ile 18 savaşı verir bir nevi salla başı al maaşı taktiğine geçer iş. Ama eğer aranan kan Ramazan ise eğer (kalede sadece tabikide diğer mevkiler hala bozuk) bu adam alır kaleyi götürür diyebilirim. Ama tam aksininde çıkma oranı çok fazla ayrıca. Nasip kısmet diyoruz, zaman gösterir diyoruz, hayırlı olsun diyoruz, Sinan Bolat buraya gelme yurt dışında devam et diyoruz.

24 Aralık 2009 Perşembe

Goran Pandev

Ani bir kararla Pandev Lazio ile olan sözleşmesini feshettiğini avukatı yoluyla duyurdu. Rocchi ile birlikte iyi bi ikili olan ama sezon aşından beridir Lazio Başkanı ile tartışmaları olan futbolcu 4 aylık oynamamanın sonucun olarak sözleşmesini feshetti. Pandev'in peşinde zaten hali hazırda Inter ve Juventus var, önümüz transfer sezonu. Bu ikiliden birine giderse şaşırmamak lazım, zaten devre arasındada kesin transfer olur bir kulübe.
Real Madrid'de devre arası boş duracağa benzemiyor. Şimdiki hedef Inter'li Maicon. Ciddi bir şekilde ilgilendikleri doğru, sanırsam sadece Maicon ilede sınırlı kalacaklarınıda sanmıyorum.
Bu arada Sivasspor Ersen Martin ile olan sözleşmesini iki taraflı olarak sona erdirdiklerini açıkladı.

2000'lerin Önemli 100 Spor Olayı

Amerikan trend ve magazinsel sitesi complex.com 2000'li yılların en önemli 100 spor olayını derlemiş. Malum yılın sonuna geliyoruz, artık böyle best of çılgınlığı başlar, alır başını gider. Sitemiz Amerikan sitesi, 100'ün genelinde NBA, NFL, beyzbol, extrem sporlar mevcut. Soccer biraz üvey evlat muamelesi görmüş açıkcası. 4 başlık bulmuş kendine;
96. Adebayor'un bu yıl oynanan Manchester City - Arsenal maçında, Arsenal'e golü attıktan sonra diğer kale arkasına koşup Arsenal'li seyircilere doğru kayıp gol sevincini yaşaması.
91. Senesini bilmiyorum ama Sheffield United Premier League semalarında olduğu zamanlar. Korner kullanılacak Diouf ile kaleci Kenny arasında itişmeler var. Diouf sıkılmış olcakki kalecinin direk en önemli uzvunu sıkıveriyor.
60. 2002 Dünya Kupasının en önemli olaylarından biri ve devamında gelen kovulma haberi. 2. Turdaki Güney Kore - İtalya açında, Ahn'ın altın golüyle İtalya'yı eleyen Güney Kore'nin çeyrek finale çıkması ve bu golden sonra Perugia futbolcusu olan Ahn'ın İtalya'nın elenmesine sebep olan golü attığı için takımdan kovulması.
28. 2006 DünyaKupası finalindeki o meşhur kafa. Anlatmaya gerek yok sanırım.

Serinin 1 numaralı olayı ise Detroit Pistons - Indiana Pacers maçında çıkan kavga. Wallace ile kapışan Artest'in hızını alamayıp kendine laf atan seyirciye dalması. Bayağı bi ceza almışlardı, unuttum şimdi sitedede yazmayınca. Bu arada Usain Bolt'un rekoruda 5. sırayı kapmış.

Lionel on the World

Bu yaşta ne alabilecekse hepsini aldı. Saymakla bitmez. Resim bu hepsinin üstünede cuk oturdu. Zaten kendi oturmuş bile.

Ziraat Türkiye Kupası 1. Hafta

A Grubu
Antalyaspor 1 - 0 Eskişehirspor
Fenerbahçe 3 - 0 Altay
Tokatspor Bay

B Grubu
Denizli Belediye 0 - 2 Ankaragücü
Galatasaray 2 - 1 Trabzonspor
Orduspor Bay

C Grubu
Sivasspor 1 - 0 Tarsus İdmanyurdu
Giresunspor 1 - 2 Bursaspor
Denizlispor Bay

D Grubu
Manisaspor 2 - 1 Beşiktaş
Konya Şekerspor 2 - 1 Kasımpaşa
İstanbul B.Ş.B. Bay

Logomuzda Belli Artık

Norveç - İsveç ortaklığının çekilmesinden sonra Fransa ve İtalya ile başbaşa kalan biz, 150 gün sonra açıklanacak olan ev sahipliği için geçici aday logomuzuda belirledik. Meşhur milli simgemiz olan lale bazlı bir logo yine karşımızda. Bu sefer ağlarda süzülen top figürlü şekilde ama. Gayet iyi düşünülmüş bi şey, hoş yani. Fransa ve İtalya bu turnuva için gayet ciddi rakipler. Bu sefer ben şanslı görüyorum bizi. Kaldırcak kapasitedeyiz. Logo işiyle iyi başladık bu sefer.

23 Aralık 2009 Çarşamba

Sonunda

Sonunda çıkacak. Yarın tüm store genelinde satışta. İşe gireyim, sivrisineği halledeyim ozaman bakarız çarene. Şimdilik lüzumsuz.

Bank Asya 1. Lig 17. Hafta

Konyaspor 2 - 0 Altay
Kartalspor 1 - 1 Giresunspor
Karşıyaka 2 - 1 Boluspor
Orduspor 1 - 3 Samsunspor
Dardanelspor 1 - 1 Gaziantep Belediye
Mersin İdman Yurdu 1 - 0 Hacettepe
Kayseri Erciyesspor 0 - 3 Bucaspor
Çaykur Rizespor 1 - 1 Kocaelispor
Karabükspor 1 - 0 Adanaspor



21 Aralık 2009 Pazartesi

Turkcell Süper Lig 17. Hafta Matinesi

Beşiktaş : 2 - Bursaspor : 3
56' Nobre
63' Bobo (pen.)
--------
19' Ozan
85' Ergic
89' Zapotocny

Eskişehirspor : 0 - Diyarbakırspor : 0

Kasımpaşa : 3 - Manisaspor : 1
19' Moritz
23' Gökhan Güleç
80' Sancak
--------
42' Ergün Teber (k.k.)

Gaziantepspor : 2 - Denizlispor : 1
2' Beto
52' Souza
--------
78' Engin

Ankaragücü : 2 - Sivasspor : 3
60' Metin Akan
89' Metin Akan
--------
11' Sedat
14' İ. Şahin
90+2' Baki Mercimek (k.k.)

Galatasaray : 1 - Gençlerbirliği : 0
77' Kewell

Trabzonspor : 0 - Fenerbahçe : 1
56' Güiza

20 Aralık 2009 Pazar

Cumartesi

Bundesliga
Bayer Leverkusen 3 - 2 Mönchengladhbach
Frankfurt 2 - 2 Wolfsburg
Bayern Münih 5 - 2 Hertha Berlin
Dortmund 1 - 0 Freiburg
Stuttgart 3 - 1 Hoffenheim

Premier League
Fulham 3 - 0 Manchester United
Aston Villa 1 - 0 Stoke
Blackburn 0 - 2 Tottenham
Manchester City 4 - 3 Sunderland
Portsmouth 2 - 0 Liverpool
Arsenal 3 - 0 Hull City

La Liga
Real Madrid 6 - 0 Zaragoza
Sevilla 1 - 2 Getafe
Athletic Bilbao 2 - 0 Osasuna

Ligue 1
Bordeaux 4 - 1 Lorient
St. Etienne 0 - 0 Marseille
Montpellier 0 - 2 Nancy
Rennes 1 - 0 Paris S.G.

Eredivisie
AZ Alkmaar 3 - 0 Den Haag
Feyenoord 1 - 0 Willem II

Greece Super League
Panathinaikos 4 - 0 Pas Giannina
Ergotelis 0 - 2 Paok
Levadiakos 3 - 0 Larissa

Scottish Premier League
Rangers 6 - 1 Motherwell
Aberdeen 0 - 2 Hibernian

Liga Sagres
Naval 0 - 1 Sporting Lisbon
Guimaraes 1 - 0 Rio Ave

Borussia 100 Jahre

Şimdiye kadar görmüş olduğunuz bütün kareografileri unutun, gerçekten unutun. Bugün Westfalenstadion'da oynanan Borussia Dortmund - Mainz maçında yapılan kareografiyi görün, bakın, zevk alın. Bugün oynadıkları maçta 100. yıllarını kutladılar. 100. yılın şanına yakışan bir kareografi hazırlamışlar. Harika, süper hatta muhteşem. Hala ağzım açık nasıl yaptılar komple kale arkasını kapatabilmeyi.

nice senelere be ABi

Harry!!!!!!!!!!!!

Bu akşam Gençlerbirliği maçında kapalıda açıldı bu pankart. Okumuştur, görmüştür, anlamıştır. Gitme len hasta etme adamı.

Mancini City'nin Başında

Bu sefer topçu olarak değil hoca olarak Ada yollarına düştü Mancini. Bugün Manchester City'nin 4-3 kazandığı Sunderland maçından sonra takımın Başkanı Arap Şeyhi, Martin Hugges ile yollarımızı ayırdık, son 11 maçta aldığımız 2 galibiyet bunda etken olduğunu söyledi. Bugün maçı zaten stadda izleyen Mancini maçtan sonrada yeni hoca olarak lanse edildi. Hayırlı olsun ne diyelim.
Ve bir hoca haberide kendi topraklarımızdan, başkentten. İlk duyduğumda olmaz, olamaz demiştim ama olmuş meğerse. Fransa'yı Euro 2000'de şampiyon yapan hoca Roger Lemerre ile 6 aylık anlaştı Ankaragücü. Sezon sonundada 1 yıl opsiyon hakkıda bulunmakta Fransız hocanın. Vassell hamlesi ve adil olmayan Ankaraspor'un talan edilmesiyle birlikte bu yıl baya sansasyon yaratan Ankaragücü'nün bu seferlik hoca oyunu ne olucak beklemedeyiz.

6'da 6

Blog tarihimizin 2. postuydu Dünya Kulüpler Şampiyonası. 1 yılı devirmiş bulunduk yine bu şampiyona gelince. Geçenyıl Manchester United final yollarında koşarken bu yılda Barcelona kupayı alarak 6'da 6 yaptı ve alınacak ne varsa hepsini toparlamış oldu. Abu Dabi'de oynanan maçta uzatmalarda 2-1 gülen Barça ne var ne yok toplamış oldu bu şekilde.

Tam 1 yıl önce başladık bloga. Çok okunan bi yer değliz kabul, ahım şahım değiliz bunada kabul. Biliyorum blog aleminde en az takip edilen yerlerden biriyiz, hiç gocunmuyorumda üzülmüyorumda bi aradı o hadi okunalım yapalım edelim faslı. Ve bugün 1 yaşındayız. Sessiz ve sedasız bi şekilde. Futbol üzerine yola çıktık ve hep öylede oldu zaten. Müzik karıştı, ağlaşmalar karıştı, boşuna çırpınmalar karıştı, olmayacak bi aşkın rahatlama evresi olan yazıp ta klavyeye ağlamada gerçekleşti. Neyse 1 yaşına girdi burası, niceleremi desek yoksa kepenkleri kapatıpmı gitsek. Sessizce başlayıp yaşadığımız gibi sessizce teşekkürler.

18 Aralık 2009 Cuma

Sıradakiler Kim Acaba

Ya buraya kadar diyeceğiz yarın saat 2'den sonra yada devam. Tabi gönül 2 tarafında devam etmesi Almanya'lara kadar ama, bi yerde nefesimiz kesilir o kesin. 16 rakipten 15 tanesi bizi bekleyecek yarın. Fenerbahçe Twente ile Galatasaray'da Panathinaikos ile eşleşemeyecek. Zor takımlarda var dişimize göre olanlarda. Ama çok gördük biz dişe gelen takımın boğazda kaldığını. Yarın Galatasaray Hamburg'u çeker, Fenerbahçe'de kolay kura çekme geleneğini devam ettirir Fulham'ı çeker. Demedi deme, okuyan giren yokta buraya, şayet giren olursa yanlışlıkla bi yorum alayım kim gelir diye.

Adios Roberto

Bu topraklardan dünyanın en iyi sol beki geçti ve gitti bu akşam itibariyle. Fenerbahçe'nin her sene bir yıldız politikasının bilmem kaçıncı halkasıydı o. Teşekkürler Carlos, teşekkürler Fenerbahçe.

Örnek kişiliği ve tarifsiz yeteneğiyle formamızı taşıdığı ilk günden bu yana camiamıza önemli katkılar sağlayan Roberto Carlos'la yollarımız, Brezilyalı oyuncumuzun özel sebepleri nedeniyle bugün itibariyle ayrılıyor.

Sözleşmesi karşılıklı olarak feshedilen Roberto Carlos'a bundan sonraki futbol hayatında başarılar diliyor, Fenerbahçemiz adına yaptıkları ve yapacakları için teşekkür ediyoruz.

Değerli oyuncumuzu, gelecekte kulübümüzün bünyesinde farklı görevlerde görmeyi temenni ediyoruz.

Fenerbahçe Spor Kulübü

15 Aralık 2009 Salı

Bank Asya 1. Lig 16. Hafta

Boluspor 1 - 1 Karabükspor
Altay 3 - 2 Çanakkale Dardanelspor
Kocaelispor 1 - 0 Mersin İdman Yurdu
Gaziantep Belediye 3 - 0 Kayseri Erciyesspor
Bucaspor 6 - 1 Çaykur Rizespor
Giresunspor 3 - 2 Konyaspor
Samsunspor 2 - 0 Kartalspor
Hacettepe 4 - 1 Karşıyaka
Adanaspor 2 - 0 Orduspor

Turkcell Süper Lig 16. Hafta Matinesi

Antalyaspor : 2 - Galatasaray : 3
7' Orhan Ak
21' Jedinak
--------
30' Keita
64' Elano
67' Kewell

Fenerbahçe : 3 - Ankaragücü : 2
27' Alex
60' Alex
88' Güiza
--------
38' Vassell
49' Aydın Karabulut

Sivasspor : 2 - Eskişehirspor : 1
3' Murat
56' Sedat
--------
17' Volkan Yaman

Diyarbakırspor : 2 - Kasımpaşa : 2
22' Celaleddin
90' Şener (pen.)
--------
5' Cenk
87' Özgür

Gençlerbirliği : 1 - Gaziantepspor : 1
18' Sandro
--------
68' Beto

İstanbul B.Ş.B. : 1 - Kayserispor : 2
2' Barbosa
--------
13' Makukula
67' Cangele

Denizlispor : 0 - Trabzonspor : 1
24' Gabric

Manisaspor : 1 - Beşiktaş : 1
32' Kalabane
--------
24' Bobo

Dominguez ---> Valencia

Rubin Kazan'ın 10 numaralı Arjantinli'si Alejandro Dominguez Valencia'ya transfer oldu. 2 yıl üstüste Rusya şampiyonu olan Rubin'in en önemli kozlarından biri olan Dominguez, her konuda anlaşma sağladığı Valencia ile sağlık kontrolünden geçtikten sonra 3,5 yıllık sözleşme imzalayacak. 28 yaşındaki topçu bu yıl ligde oynadığı 23 maçta 15 gol atarak zaten kendi piyasasını yapmıştı. Eee birde Şampiyonlar Liginde Inter ve Kiev'ye birer tane daha sallayınca daha iyi yaptı şeklini ve Valencia'ya kapağını atmış oldu. Helal olsun deyip susuyor, başarılarının devamını diliyoruz. Ah be Gökdeniz senin golünle Barça'yı devirdiler, sana neden hiç teklif yok anlamam.

Cezalandırıcı

Andrey Arshavin
#23
Liverpool FC - Arsenal FC
13/12/2009
@ Anfield Road, Liverpool

Euro 2012 Logosu Hazır

Euro 2012 torbalarından sonra şimdi turnuvanın logosuda hazır durumda. Güllü dallı ilk okul işi çok basit ve bi okadarda kötü bir logo olmuş. Biraz daha özen olsa sanki daha iyi olurdu gibime geliyor. Ukrayna başbakanı, federasyon başkanı, Polonya başbakanı ve onlarında federasyon başkanlarının katılımıyla Ukrayna'da Platini ile beraber bugün tanıttılar. Bakalım bu logo bize yar olacakmı acaba ??

Ve Bidon

Merakla beklenen bidon meydana çıktı. Çok şaşırdım süpriz oldu Melo seçeneğini karşımda görünce. Diğer seçeneklerden biri seçilseydi bu kadar şaşırmazdım. Anlaşılan o ki İtalya'da Melo'nun oyunu hayal kırıklığı yaratmış durumda. Quaresma ve avcı lakaplı sözde avcı Huntelaar favori durumdaydı benim gözümde. Olmayınca olmuyor demekki yada 3 sene üst üste bu ödülü alan Inter'lilerin bi oy abanmasımı yoksa bu. İşte tam sıralı liste Bidone d'oro 2009;
1. Felipe Melo (Juventus)
2. Ricardo Quaresma (Inter)
3. Tiago (Juventus)
4. Dida (Milan)
5. Mancini (Inter)
6. Klaas Jan Huntelaar (Milan)
7. Ronaldinho (Milan)
8. Christian Poulsen (Juventus)
9. Juan Pablo Carrizo (Lazio)
10. Julio Baptista (Roma)

Harika İnsan Yoktur 29

Harika insan yoktur. Kişiye göre zamanla değişen harika insanlar vardır. Aynı sözler farklı insanlara farklı zamanlarda söylenir. İsimler, zamanlar ve mekanlar değişir sadece. Söylenen sözler 3 aşağı 5 yukarı aynıdır. O kişiye verilen değer de aynıdır.

Bir kişi için harika insan grubuna son giren ve son kalabilen insan kendisini hep o kişinin harikası zannedecektir. Ta ki iflas edene kadar. İflas etmeden ölürse ne mutlu ona. Harika kavramı onunla sonsuzluğa gidecektir. Mükemmel insanda yoktur çoğu kez bu kulakların duymasına rağmen. Ben mükemmelim demedim hiç, demiyorumda zaten. Ki zaten desemde artık fayda etmez, dolaylı yoldan hoşçakal densede bu bünyeye. Mükemmel biri vardı, ne oldu ona senmi öldürdün onu. Yok ölsede ölmesede bu saatten sonra mükemmel olsak ne yazar, harika olsak ne yazar.

8 Aralık 2009 Salı

29

Sustum, dona kaldım, şok oldum, şaşırdım. Aslında hiç biri olmadım sadece çok kötü oldum. Yıkılacak birşey yoktu, biliyordum olacakları, son böyle olacaktı daha soft bir şekilde ama şimdilik bu softu, bunun zaman geçtikçe hard olanıda çıkacak piyasaya. Herşey devam ediyor, hayat devam ediyor. Ama malesef hep bir eksik. Bitmişti, unutmuştu, yanmıştı, sönmüştü, kül olmuştu hani. Kendini neden kandırdınki. Yada sana inanan beni. Hayatımda hiç bir kimse için bu kadar çabalamadım ben ki ondan bu kadar tekme yediğim halde. Bu akşam anladımki, aslında çoktan değil en başından farkındayım olmayacağının, yüzünü bu tarafa çevirmeyeceğini. Aşk değildi bu çoğu zaman alışkanlık. Onun dediği gibi saplantı, benim dediğim gibi takıntı dı bu. Hemde aşırı bi takıntı, bıktıracak cinsten, kovalanacak cinsten, ama utanma olmadan geri gelecek cinsten. Ben hiç bir zaman övmedim kendimi yada ne bileyim gel sev beni demedim ona. Sadece hayal ettim, kelimeye dökmek isterken geriye iktirildim, susmak zorunda kaldım. Ona yolladığım şarkılar anlatmak istedi bazı şeyleri ama yaptığımın saçmalık olduğunu çok geç anladım. Bana onu anlatan şarkılar, ona yolladığımda ona onu anlatıyordu hep. Çok büyük bir duvara çarptığımın farkına vardım hemde çok büyük, yıkılmayacak cinsten. Binbir türlü yol aradım, ama okadar kalındıki o duvar geçmek imkansız. Mükemmel olduk, en iyi olduk, çoğu kişinin yapmayacağı şeyleri yaptık, yapmayacağı diyorum ve yapamayacağıda diyorum, işte çok şey yaptım. Gerçekten yaptım, o bunların çoğundan habersizdi. Bunları umut ederek değil, öylesine yaptım hep. Kendi kendime kandım hep. Laf dinlemedim. O içindekini sustur diye çok laf söylediler, ama yine dinlemedim, dinleyemedim. Ve gerçekten bu akşam tükendiğimi anladım, bittiğimi hissettim. Ben o eski ben olmadığımı anladım. Ve son kez bir çırpınışın dahi olmadığını asıl bu akşam anladım. Aslında beklenenlerdi olanlar. İçinde hep onun olduğu şeyleri ben önceden tahmin etmek zorundayım sanki, yada bu bana bir ceza. Kim bilebilirki. O senelerdir hala aşıkken ona. Seneler diyorum, gerçekten seneler. Yazık edilen, umut edilen bi gençlik. Belkide yarım bi halde yaşanan en güzel ergenlik dönemleri. Ben sonuna yakalandım hala girdaptayım ama değişen bir şey yok. Bir nevi son kez ne görürsem göreyim, ne olursa olsun sonra askere giderim diyordum. Ve bu akşam askerlik zamanın geldiğini anladım. O kaçıp gitmeyi düşünürken en uzaklara, aslında onun kadar benimde ihtiyacım olduğunu anladım. Hep bitti dedi, öldü dedi, eskisi gibi değil artık hiç yok dedi. Ama öyle saf ve temiz söylüyorduki kim anlardı ya kendini kandırdığını yada bana temiz yalan attığını. Dedimya asıl ben bu akşam bittiğimi anladım diye. Aslında çok garip bu hikaye. Ben ona aşığım uzun zamandan beri, oda bir başkasına aşık uzun bir zamandan beri. Ben onun hiç umrumda olmadım, ama o benim hep umrumdadı. Bana başka gözle bakabilirmi diye ihtimaller denizinde yüzerken o bambaşka bir gözle izledi beni hep yüzerken. Çok kişi sevdi onu, bende dahil ama hiç kimse göremedi gözleri kapalıyken karşıda duvarın olduğunu. Sırtına çarptık hep, onun yüzü başka tarafa bakarken. Hiç övmedim kendimi dedim ya yada büyük konuşmadım diye, konuşacağım tek büyük bir şey var oda onu hiçkimsenin benim kadar çok sevmediğidir. Bunu tüm içimden söylüyorum yada kimbilir içinde onun olduğu çoğu şey gibi yanılıyorumdur. Gitmek istiyorum dediğinde biliyordum neden ve niçin gitmek istediğini. Ama ben onun dediklerine inanmıştım ya bitti artık yok demişlerine inanmıştım. Bilmiyordum hala bitmediğini. Aptal aptal her bişeyde bişey aradım hep. Onunla 2 saat olsa bile biraz daha yanında olmak için onunla vakit geçirebilmek için girmedim ben o sınava. Girmedim bütünlemeye ve biliyorum geçemiyeceğimide bilsemde belki bi şansı kaçırdım, sırf sadece onunla 2 saat daha onun yanında olabilmek için. Ben burda ona kızmıyorum hiç kızılcak konu değil çünkü. Kendime kızıyorum sadece. Boğazım acı bi halde yutkunurken acıyo. İçim acıyo resmen. Bittim ben bu akşam, kaybolduğumu anladım. Sadece gölgeydim ben onda yada bana göre. Ama hiç umrunda değildim ben onun. Onu seven geçen olmaz hayır yanıtını alan diğer pipililer gibi benimde aslında bi taraftan bakınca hiç bi farkım olmadığını anlıyorum. Bana mükemmel dedin, ben hiç bir zaman mükemmel olmadım, ona verdiğim şoklar için, üzmeler için, sinir etmeler için, bu yapışkanlık için asıl benim çok özür dilemem lazım.
Kırmızı bir ip, sol bilekte. 7 düğüm. 6 düğümün her birinde bir harf ve 7. düğümdeki dilek. Sadece o yani. Ama aslında hayat garip ya çok garip. En yakın arkadaşına deli gibi aşık olacak kadar garip. Onun bir başkasını hala sevdiğinin bile bile garip. Sevilmiyeceğini bile bile garip. Kimseye bakmayıp sadece onu hep onu sevmesi kadar garip. Ve daha çok garip onlarca şey kadar garip. Aşk; bir kadın uğruna dünyadaki bütün kadınlardan vazgeçmek değilmiydi, yada iki göz iki kaş bir endam uğruna hayatını köreltmek değilmiydi. Körelmedimi yada vazgeçilmedimi ? Hepsi oldu, ama boşuna olduğunu bile bile oldu. Hala ben çıkıp ona burda ki okuyacağının zerre ihtimali olmadığı halde ona burdan seviyorum seni diye bağırsam, ağlasam, yırtsam kendimi ne olurki. Dedimya aklı başka yerdeydi, yüzü başka yere bakıyordu hep diye. Yada Can Yücel'in en güzel şiirinde dediği gibi " nerden bileceksinki ya aklın başka yerdeydi yada yüreğin." Hiç bir zaman eğlenceli bir şarkı olamadın hayatımda, hep acıklı hep keder yüklü bi şarkı oldun bana. Kaderin bir oyunu desem yada hangi günahın cezasını çekiyorum desem bilmiyorum. Hiçte bilemeyeceğimde ya neyse. Ama çok kabuk bağladım biliyorum, ne demektir ya bir kızı seni hiç sevme ihtimali olmadığı halde, bir bşkasını seviyor demiyorum senelerdir aşık olduğu halde deli gibi sevmek. Amaçsızca. Ve bu akşam bittim işte. İçimdeki sevgi bitti demiyorum, hala duruyo, belki belki belki. Herşeyi bilmek, anlamak, körü körüne bağlanmak. Laf dinlemedim keşke dinleseydim. Bırak diyeni dinleseydim. O nasıl dinlemedi, o nasıl duymazlıktan geldi aynısı bende, o kız versiyonu bende erkek.
Bu akşam olanlardan sonra aslında iç kemiren ve tırnak yemekle geçen bir hafta başladı bu akşam. İçimden bi ses bağırıyor, dua ediyor, ağlıyor olmasın diye hala umutsuzca. Diğer tarafta olsun diyor mutlu olacak ya sonunda çok mutlu olacakya yüzü gülecekya en içten o yüzden olsun diyor. Ama hangi taraf ağır basıyor bilmiyorum. Soğuk terler akıyor, içim çok garip, acayip derecede garip bir haldeyim. O gün bile böle olmamıştım. O son kozunu oynuyor belkide. Olmazsa gitmek için elinden geleni yapacak cinsten. Ama çok istenilen bir şey olur eminimki ve hiç söylemek istemesemde olacak galiba bu. İki kız sevmiştim bundan önce, ufaktım, bi bok bildiğim yoktu, onları sevdiğimde onlar kimseyi sevmiyordu, onları sevdiklerine kavuşup kavuşmayacağını beklemiyordum. Ama bu kez seven birini sevdimya, geç bildimya, keşke önceden bilseydimde sevmeseydim be. Bir tarafım olmasın derken, diğer tarafım sevinecek o mutlu olsun yeter deyip sevsin istiyor. Ne yaman bir çelişki, arkadaşa aşık olmanın ne anlamlar taşıdığını bu akşam anladım ve komple bittim. Köreldim resmen, amaçsızım derler ya aynen öyle. Karanlık odada gözlerim kapalı körebe oynuyorum sanki. Ve biliyorum o beklenen ışık o iz gelecek ona, ve ben ne hale düşerim, ve ben nasıl bir hal alırım artık onu tahmin etmek lazım. Hep kötü senaryolar üstüne oynadım bu işi, güzel birşey olunca sevinmek adına. Şimdi üzülmemek için en en en kötü senaryoyu yazıp onun provasını yapmam lazım. Engelleme imkanım ve öyle bir lüksüm olmadığı için ki haddime zerre düşmez o yüzden sigaraları kaynaklayarak geçecek hafta.
Hep farklı bir şey ile söylemek için senelerdir içimde hep kalan bi söz vardı ona karşı söylemek istediğim. Kimseye sarf etmedim o sözü, ona özeldi. Bu akşam biterken nasip oldu söylemek, ama sen yine normal bir lafmış gibi anladın hepsini anladığın için. Özür dilerim herşey için binlerce kez Güzel Yüzlüm. Herşey yaşanmış bitmiş yada bu akşam yediğim tekmelerin birinden yemedim, görmem gerekenleri, olması gerekenleri anladım bu akşam. Benim aşkım, ondaki büyük aşk tarafından bu akşam ezildi, parçalandı ve ve ve ve her ne kadar benimde aşkım büyük olsada. Ufaktı yaş olarak fark sadece bu. Ben artık yokum güzel yüzlü, hiç bir zaman olmadığım gibi. Ben mükemmel değilim, ben hiç kimsenin yapamayacağı çok şeyi yapsamda ben hiçbirşeydim. Ben sadece sende tek bir şey olarak varım artık. O resim ve 4 şarkı sadece. Ve biliyorum o şarkıları dinlerken o gelicek aklına, hepsinde olduğu gibi. Bari o şarkıları rahat bırakta onlar seni sana anlatsın. Benim seni sana ismini zikretmeden anlattığım gibi, günlerce, haftalarca, aylarca. Bambaşka birşeydi işte çok başka, haddinden fazla bi delilikti, kalplerde başkasının olduğu halde. Yoktun ve hala yoksun biliyorum ve yokumda yani, ne zaman oldumki değilmi. İçim kan ağlasada galiba bu kez sen istediğine kavuşacaksın, içim kan ağlasada. Biliyorum içinde senin olduğu herşeyi önceden tahmin edebiliyom.
Ve özür diliyorum her şey için Güzel Yüzlü, gerçekten özür dileyecek tek kişi benim, sıktığım ve aptallığım için. Sen hiç umut vermedin bana yada bir başka şey, bu aptal bünye öyle anladı hep. Bittim dedimya gerçekten bittim. Tahmin edebilmek çok kötü ama gerçek. O tahmin ettiğim şey olacak ve senden o sözü duyacağım. Ve işte o gün ben komple yok olucam hayatından, sen ait olmak istediğin yerde olunca. Ve biliyorum şarkıda hep dediği gibi "ben asla senin kalbine giremeyeceğim" . Ve galiba ben gidiyorum, akıl ile kalbin savaşmaya gücü kalmadı. Sonuç da yok, kazananda da yok. Galiba hoşçakal, galiba ve aslında daha bir sürü şey. Bir umuttu hep bu sahnedeki oyunu süsleyen hep.

Tarihten Bir Sayfa

Blog Widget by LinkWithin