23 Şubat 2011 Çarşamba

Kurşun Asker

Zamanımız geldi bizimde. Hani derler ya " babam gitti bende gidiyorum " diye, askerlik vakti geldi çattı artık. Yaş oldu 22, bir ay sonra 23, bir sene sonra 24. En yakın arkadaşım Temmuzda evleniyor mesela, daha biz şu nası borçlandığımızı bilmediğim borcumu ödeyeceğim çatır çatır :) Şöyle bakıyorumda en cahil blog yazarlarından biriyim. Herkez kısa dönemciyken ben uzun dönemim. Bakmayın bu zamana kadar durduğuma, anne baba kıramama mevzusu hepsi. Oku oğlum, 2 yıllığı bitirdin, açıktanda 4'e tamamla falan derken 2 yılımızı hazırlıkta heba ettik. Bir bakımada bakınca heba etmedim diyorum. İstediğim herşeyi yaptım, ne hayal ettiysem, kafamda ne kurduysam hemen hemen hepsi belkide hepsini gerçekleştirdim. Sadece bir tanesi hariç, sadece. 460 gün beni bekliyor uzun uzadıya, şu gelmediğimiz Mayıs ayına geleceğiz, geçeceğiz bir sonraki sene mayıs ayında geri geleceğim. Bayağı tozlancak bu sayfalar artık, yemin töreni sonrası, çarşılarda denk gelirsem elbet uğrarım buralara, pekte giren çıkan yok ya hiç önemli değil artık. Hakkınızı helal ediverin, nasıl gidiyorsam öylede elbet döneceğim. Söz!
Muhabere Elektronik Bilgi Eğitim Sistemler Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı, Ankara - Mamak

sapıtmak

Sapıtmak nedir? yada belki sapıtmak değildir bu ama sapıtmaktır ya bence. Vedalaşmak, son defa sarılmak, burnunun sızlaması, arkanı dönüp mecbur gitmek, kimbilir bir daha ohooo ne zaman görme düşüncesi, hiç görememe olasılığı, geldiğinde taş taş üzerinde bulamamaya inanmak, hatta bilmek, arkanı dönüp son defa bakmaya götünün yememesi falan hepsini topla eşittir sapıtmak. Nasılmı ?
Garip bi hal işte, sola döneceğine sağa dönmek, 10 dakika boyunca bilinçsizce yürümek, evet gerçekten bilinçsizce yürümek, sigara yakmış olduğunu farketmek, sonuna gelince farketmek, sonra kendine gelmek, kendi kendine nereye gidiyorum ben ya demek, geri dönüp trene binmek.
Neyse artık ben sevemedim seni beni sevdiğin şekilde. Kaderimiz buymuş. Hani en kral laf varya bana göre '' Herkezin inandığı bir şey vardır .........'' diye başlayıp devam eden, öyle işte. Annem, babam ve Efem hariç ben kimseyi sevmedim senin kadar şu hayatımda. Hoşçakal güzel yüzlü artık, bu sefer çoook uzunca bir ara. Bıraktıpta bulamıcağım şeylerin ilk sırasında sen varsın zaten. İyi dilekler, iyi laflar falan hepsi faso fiso, boşver artık ne dense boş.
Peki ya şu metroyu beraber beklerken ayağımın dibinde bulduğum kalp şeklindeki magnet. Hayat benle gerçekten harbi harbi taşşak geçiyor ya.
Bişi sorcam; siz hiç bir karış dibinizde oturan birisiyle aslında aranızdaki mesafenin o bir karış değilde dünyanın öbür ucu olduğunu hiç farkettinizmi ? İnatla yaklaşmaya çalıştım hep, yaklaştıkça uzaklaştı, yaklaştıkça uzaklaştı. Şimdi şöyle bakıyorumda bütün olanlar aslında olmayanlar için, hiç ama hiç pişman değilim. Bir daha olsa bir daha severim.

19 Şubat 2011 Cumartesi

2006 - 2011

Ligin ortasını geçtik, şubatın sonu yaklaşmakta, sene başında çok konuşmuştuk bu akşamda arkadaşla konuşurken yine laf açıldı durduk yere. Alttaki forma 2006 Dünyasından, üstteki forma 2011 Türkiye'sinden. O kadar özeniyoruz herşeye, yada okadar siktiriyorlar kendilerini firmalara. Kulüptekilerin gönlü rahatmı, kafası gram çalışmıyormu, o zaman olmuyorsa zorlamayacaksın. Yarın Manchester United'le karşılaşacak olan Crawnley Town kadar olamayız biz bu kafayla. Araştırırsanız biraz ne demek istediğimi anlayacaksınız. Neyse bizene.

18 Şubat 2011 Cuma

Kuarejma

Transferinden beri şu zamana kadar bu oyuncuyla ilgili aklımdaki bütün sorular cevaplandı ta ki bir tanesi hariç. Ne zaman sinirlenip kırmızı kart görecek diye. O soruda bu akşam cevap buldu. Skor 4-1 olmuş olabilir ama son 6 dakikada sarı kart ve kırmızı kart görmek abesle iştigal olsa gerek. Mağlupta olsan takımını boş yere yalnız bırakamazsın eğer sen yıldız, el üstünde tutulan bir futbolcusa takımda. Skor ve oyun bazında değerlendirmeye maçı gerek bile yok. Haftalardır maç yapmayan takıma yenilmek hemde bu skorla kader değil ayıptır. Maça en düşük 80, 90 lira verip giren taraftarada yazıktır. Hakan Arıkan Liverpool'dan 8 yedi, Metalist'ten 4 yedi ve bu akşamda Kiev'den 4 yiyince toplamda skor İngiltere : 8 - Ukrayna : 8 oldu. Şanssızmı, uğursuzmu, gaspetmi, cenabetmidir nedir bu adam hala anlayamadım. Uzun lafın kısası elveda Avrupa Ligi, elveda Dublin. İşallah yanılırım diyeceğimde zor be arkadaş.

17 Şubat 2011 Perşembe

The Gunners: 2 - Barça : 1

* Gollü beraberlik beklediğim maçta yanıldım, Arsenal bu maçla 4. oldu. Sevilla, Hercules, Real Betis ve Arsenal. Barcelona'yı yenmeyi becerebilen hatta becerebilen 4 delikanlı.
* Maç başlar başlamaz ilk ayrıntıyı farkettim. İlker Yasin ft. Türkiye'nin Barcelona'sı Manisaspor hocası Hikmet Karaman.
* Ayrıca hala hep aklımda, şu kısa kollu forma giyip içine uzun kollu dalgayı neden giyerler, uzun kollu forma giyemiyonmu, pişikmi yapıyor, rahatsızmı ediyor. Sanırsam Pique eksik bütün Barcelona rahatsız uzun kolludan.
* Maça gelirsek kimse bana Barcelona Puyol'un eksikliğini hissetti demesin. Aranmadı bile sahada, hissetmedim bile yani.
* Aslında bakılırsa beklediğim bir ev sahibi Arsenal maçıydı bu, hatta Emirates maçı, bir Barcelona değil yani. Ben şu Arsenal'in bir kez olsu sıkıcı oynadığını görmedim, heleki bu sahada. Barcelona'yı aynı kefeye koymuyorum bile, adamlar oynuyor deyip parantezi hemen açıp kapatalım.
* Maç başladığı gibi oyun öyle bir akıcı oynandıki dakika 30 olduğunu bile farketmedim. Hayatımdan sessiz sedasız 30 dakikamı çaldı şerefsizler, farkettirmeden.
* Barcelona bildiğiniz, bildiğimiz Barcelona. Ayağa tek top, tak tak tak ara pas kaleciyle karşı karşıya.
* Messi'nin bugün bencilliği cidden üstündeydi. İlk kaçırdığı pozisyonda kaleciyi yatırıp hemen aşırtcağına bir iki adım atıp vursa o anda skor 1-0 olurdu. 2. yarı pas atmayıp illa kaleye ben vurcam'larını saymıyorum bile.
* Gole klasik Barcelona golü desem kızan olmaz sanırsam bana. Ver arapası, kal kaleciyle karşı karşıya, vur topa, tabela değişsin.
* Sahada aslında bugün garip bir oyun vardı. Barcelona top çeviriyor, yarı sahada paslaşıyor, Arsenal'lilerin içinden sıyrılıyor (sadece defans önüne kadar), Arsenal'lilerden bir top kapma sevdası, pres, ikili mücadele oldukça az. Resmen Barcelonalı futbolcuları izliyorlardı ve denk gelen topları kazandılar. Zate bir ara ekranda gözüken paslarda Barcelona 400 küsur, Arsenal 200 küsur pas yapmıştı, yarı yarıya.
* Herhangi bir Türk takımınla karşılaşsaydı bu akşam, bizimkiler Arsenal gibi izleyip kontrollü oynamaz, top kapmaya çalışır, pres yapar, baskı yapayım derken hoop bi arapas, sonra yapma Volkan 4-0 :)
* Alexandre Song a.k.a Abel Xavier oldukça sert oynadı, duruldu. Genç çocuktur, amcası gibi aynı kandan demek.
* Arsenal bu karşının yüklenmelerine rağmen kontralarla pozisyon bulcak dedim dedim, netekim tamam kontra olmasada ani gelişen pozisyonlarda yazdılar gittiler.
* Çok bağırdım Arsenal gol atınca aq. bana ne oluyosa.
* Van Persie'nin golünde Valdes'e hiç bok atmayın. Kalite kokan bi goldü. İçerdeki diğer Arsenal'liye bakarak girdi içeri Valdes'de ona pozisyon alırken gol geldi. Bu arada golü izleyenler görmüştür tekrarda, görmeyenlerde izlesin Persie kaleye vururken hiç bakmadı bile kaleye.
* Arshavin attı zaten klasik tabir "sustu ibneler". Bu golde hatalı olan varsa, yoksada bok atcaksanız birine atabilirsiniz meydan boş.
* Arshavin'i ne zaman görsem aklıma Nike reklamı gelir. Düşme, asla pes etme. Etmedi 2-1 yaptı.
* Arsenal taraftarı, seyircisi, çiğdem vs. çekirdekçisi artık hangi profile koyarsanız koyun ben anladım bugün iyi güncü olduklarını. Gerideyken hiç bir şey yok öne geçince atkılar fora.
* Ulan maç başladı bu ne sükunet. Sahadaki adamların ederleri Dünyadaki kaç tane ülkenin ederinden pahalı. Oturarak maçmı izlenir be, benim içim sıkıldı. Kale arkasından bağırsan diğer kale arkasındaki ne bağırıyon der adama, sessizce osursan bile bütün stad duyar rezil olursun.
* Olayı İlker Yasin'le bitirmek gerekir. Hadisesiz bir maçı yok maşallah. Theo Walkıt. Bundan sonra böyle. Ayrıca o otobüsü park etme muhabbeti. Ne otobüsmüş be arkadaş, illallah dedim, sus artık sus.
* Maçın en önemli olayı, ne Kırmızılıların başının altından çıktı nede Katalanların. Mikrofon sesi kısık olduğu halde duyulan Hikmet Karama'nın sesidir arkadaş. Messi, Daniel Alves'e pas atar veeee ;
Hikmet hoca : Pasa bak be.
* Göt olabilme pahasına Barcelona her türlü turlar diyorum ve Nokta.

Arsenal 2 - 1 Barcelona
78' Van Persie
83' Arshavin
-----
26' Villa

@ Arsenal Stadium (Emirates)

Derby Sieg!!!

Yılların yetim derbisi, bu yıl gecikmelide olsa can buldu. Aslında bulmuş desem yeri var. Maçın ertelendiğini biliyordumda, bugün olduğu aklımda yoktu. İnternetin nimetleri işte. Hamburg'un burun kıvırdığı marjinalleri, marjinal Alman Asamoah'ın golüyle 1977'den sonraki ilk derbilerini kazandı. Aslında araştırmaya kalksak o tarihten 2011'e kadar olan aralıkta kaç maç yaptılar kim bilir ? Asamoah, bir başka deyişle kaptan Asamoah, golden sonra kaptanlık pazubandındaki St. Pauli'nin diğer logosunu öpüp taraftarlarına koşturmuş. Bugünlerde forma öpme koklama konuları oldukça fazla dolaşıyor zaten ortalıkta. Zaten kendisi hali hazırda en değişik Alman vatandaşı, eee oynadığı takımda pek düzgün olmayınca tencere kapak. Maça tarihi skordan ziyade damgasını vuran kişi St. Pauli kalecisi Benedikt Pliquett. Neuer gibi doğuştan fanatik bir kaleci olsa gerekki Hamburg'tan baya bir nefret ediyormuş anladık. Maçtan sonra tek maç t-shirt'ü giyen o, artı Hamburg logolu köşe gönderini tekmeleyen o. Derbidir, sevincin zaferin en kralıdır, sevinin çocuklar, övünün çocuklar.

15 Şubat 2011 Salı

Lugano ve Onun Kafa Golleri


Atıyor, atıyor, atıyor. Lugano kafa gollerine devam ediyor. Bir Lugano klasiği daha desek daha iyi olur.

14 Şubat 2011 Pazartesi

Fenomeno

R9, Fenomeno, El Fenomeno ne dersen de. Çocukluk döneminden delikanlılık dönemine azmı izledik seni. Süratine, gollerine, kramponlarına, gol atınca salladığı işaret parmağına hayran olduğumuz, top oynarken ismini bağırdığımız adamda futbolu bıraktı ya büyüdüğümüzün resmidir bu. Sessiz sedasız geçen senelerin anasını avradını sikeyim.

11 Şubat 2011 Cuma

Fernando

Haftasonundan bi kare. Kırmızıyken mavi olmak, " forma derimiz değil üniformamız. "

10 Şubat 2011 Perşembe

c.y.

Keşke hep masum kalsaydın benim için,
Uzaktan ve duvarlara dayanarak izleseydim seni.
Keşke tanışmamıza hiç fırsat olmasaydı.
Ve seni hayatıma şeker misali karıştırmasaydım.
Hayat kavramım senden ibaret olmasaydı keşke.
Seni hayatımın öznesi yaptımda ne oldu ?
Her gece bir acı, her anımda yaralı bir kalp...
Öznesi olmayan bir hayata mahkum bir nesne kaldım sayende.
Oysa ne kadar masumdun önceleri,
Bir gülerdin dünya gülerdi sanki.
Kazara göz göze gelsek yıkılırdı içim.
Öpülesi bir el uzanırdı tenime,
Dokunurdu içime işlercesine.
Ne güzeldi eskiden, uzaktan seyreder,
En yakınlarıma anlatırdım seni.
Ne masumdun sen bana.
Aniden çıkınca karşıma,
Yağmuruna kavuşmuş toprak misali sevindi yüreğim.



c.y.

Ve özür dilerim seni hala sevememeyi beceremediğim için. Nokta

Su için(de) Allianoi

İzmir’in Bergama ilçesi sınırları içerisinde, iki bin yıllık dünya tarihinin mirası olan bir sağlık yurdu Allianoi...

Bu miras sular altında kalıyor. Bu yüzden Forumumuzun F[a]rkındayız bölümünde konuyu gündeme gatirdik ve taraftarlarımızın desteği ile birlikte bir pankart hazırladık.

Haftasonu oynadığımız Diyarbakırspor maçında Su için[de] Allianoi pankartımızı İzmir emniyeti stada sokmadı. Site yöneticilerimiz ile İzmir Emniyeti ile geçen diyalog LEVENT KIRCA skeçlerini aratacak cinsendi...

İzmir polisimizi daha fazla rencide etmemek adına nasıl bir diyalog geçtiğini şu anda vurgulamak istemiyoruz.

Peki bu pankartımız neden stada sokulmadı?

Pankartımız kimi neden rahatsız etti?

İstanbul'da her türlü pankart stada sokulurken, Beşiktaş Çarşı grubu Anarşinin simgesi olan A harfi ile hazırladığı pankartları dilediği gibi sokarken, haftasonu oynanan Galatasaray - Eskişehirspor karşılaşmasında Galatasaray dünyanın en uzun pankartını hazırlarken ve bir sorun yaşamazken, neden biz stadımıza pankart sokamıyoruz?

Yıllarca kapalı tribünde devre arasında tüm medeni insanlar gibi merdivenlerden yürümemize engel olan ve koltuklardan atlayın diyen izmir emniyeti, kafasına göre pankart uygulamasına ne zaman son verecek?

Link

Kenny

İskoçya milli takımında ilk defa kaptan olarak sahaya çıktı, golünüde yazdı. Elde patlayabilir dediğim transfer beni göt etmeye kaldığı yerden devam ediyor.

9 Şubat 2011 Çarşamba

7 Şubat 2011 Pazartesi

Bu Hafta Güzel İzmir'liler - Sonuçlar

Spor Toto Süper Lig
06/02/2011
Gençlerbirliği 1 - 0 Bucaspor

Bank Asya 1. Lig
06/02/2011
Akhisar Belediye Gençlik Spor 1 - 2 Karşıyaka

06/02/2011
Altay 0 - 0 Diyarbakırspor

Spor Toto 2. Lig Beyaz Grup
06/02/2011
İskenderun Demir Çelik 2 - 0 Göztepe

Spor Toto 3. Lig 1. Grup
06/02/2011
Menemen Belediye Spor 1 - 3 Nazilli Belediyespor

Spor Toto 3. Lig 3. Grup
06/02/2011
Torbalıspor 2 - 1 Keçiörengücü

Yeniler

#9

5 Şubat 2011 Cumartesi

Güney Kore Kadromuz

Hani değişim akımını başlattıkya Hollanda maçından önce, aynı şekilde devam ediyor değişim Güney Kore maçıyla beraber. Önceki maç Bursaspor'dan sadece İbrahim Öztürk'ü kadroya çağıran heyet bu sefer Bursaspor'dan hiçbir futbolcuyu kadroya çağırmadı. Nuri Şahin kadrodaydı, dün akşam oynanan maçta ayak bileğine darbe alıp sakatlanınca kadrodan çıkartıldı, yerine başka bir futbolcu alınacakmı bilmiyorum. Hollanda değişim rüzgarında kadroda bulunan; Ufuk Ceylan, İbrahim Öztürk, Ersan Adem Gülüm, Orhan Gülle, Nuri Şahin, İbrahim Akın ve Batuhan Karadeniz kadroda yok. Yerlerine 6 yeni isim kadroda. Mert Günok, Serkan Balcı, Emre Güngör, Hakan Balta, Emre Belözoğlu ve Tunay Torun. İstediğimiz aslında buydu, herkezin istediği. Hakedenin bu formayı giymesi, hal böyle olunca kadrolar açıklanınca kimse sesini çıkartmıyor. Bursaspor'dan neden hiçbir futbolcu yok derlerse bilemem, neden yok gerçekten bende merak ediyorum.

Volkan Demirel - Fenerbahçe
Mert Günok - Fenerbahçe
Onur Recep Kıvrak - Trabzonspor

Gökhan Gönül - Fenerbahçe
Serkan Balcı - Trabzonspor
Serdar Kesimal - Kayserispor
Servet Çetin - Galatasaray
Hakan Balta - Galatasaray
Emre Güngör - Gaziantepspor
İsmail Köybaşı - Beşiktaş
Gökhan Düzen - İstanbul B.Ş.B.

Selçuk İnan - Trabzonspor
Engin Baytar - Trabzonspor
Yiğit İncedemir - Manisaspor
Mehmet Ekici - Nürnberg
Yekta Kurtuluş - Galatasaray
Sabri Sarıoğlu - Galatasaray
Emre Belözoğlu - Fenerbahçe
Hamit Altıntop - Bayern Münih

Tunay Torun - Hamburg
Umut Bulut - Trabzonspor
Burak Yılmaz - Trabzonspor
Kazım Kazım - Galatasaray

17'de 17

18. Hafta
Beşiktaş 5 - 1 Bucaspor
19. Hafta
İstanbul B.Ş.B. 2 - 1 Beşiktaş
20. Hafta
Beşiktaş 1 - 1 Karabükspor
.
.
.
.
.
.
.
.

Bu Hafta Güzel İzmir'liler

Spor Toto Süper Lig
06/02/2011
Gençlerbirliği - Bucaspor
@ Ankara 19 Mayıs 17:00

Bank Asya 1. Lig
06/02/2011
Akhisar Belediye Gençlik Spor - Karşıyaka
@ Akhisar Belediye 13:30

06/02/2011
Altay - Diyarbakırspor
@ Alsancak Stadı 19:00

Spor Toto 2. Lig Beyaz Grup
06/02/2011
İskenderun Demir Çelik - Göztepe
@ İskenderun 5 Temmuz 13:30

Spor Toto 3. Lig 1. Grup
06/02/2011
Menemen Belediye Spor - Nazilli Belediyespor
@ Menemen Şehir Stadı 13:30

Spor Toto 3. Lig 3. Grup
06/02/2011
Torbalıspor - Keçiörengücü
@ Torbalı 7 Eylül 13:30

3 Şubat 2011 Perşembe

ultrAslan Menemen

Hep beklediğimiz şey sonunda oldu artık. Dün akşam 17 kişiyle mekanın birinde ultrAslan Menemen'i kurduk. İşallah bir heves başlayıp çabucak bıkmazlar eskisi gibi. Hayırlısı olur işallah.

Son Nokta

2 Şubat 2011 Çarşamba

75. Yaşın Kutlu Olsun

Yaşımız yetmedi seni izlemeye, görmeye. Parçalının en çok yakıştığı insan. Rezalette olsa o formalar ve içindekiler o formaların adı hep Metin Oktay parçalısı kalacak ama içindekilerde o ruhun olurmu bilinmez. Kulübün resmi sitesi bile bugün senin doğum günün olduğunu hatırlamıyorlarsa bilki ne hallere düştük. Yaşasaydın bugün 75. yaşına girecektin Büyük Galatasaraylı Büyük İzmirli. Seninle aynı şehirden olmak ne mutlu Taçsız Kral. Nice Senelere.

Aranın Transferleri

Ara transfer sezonu maşallah biraz bereketli geçti Avrupa'da ve bizde.
* Beşiktaş, Galatasaray'ın geçen yılki transfer politikasnı adeta devralarak sezon başında kaldığı yerden devam etti.
* Kayserispor ise nokta transferlerle aradığı adamları alıyor.
* Son gün Tuncay Wolfsburg'un yolunu tuttu.
* Galatasaray ise taraftarların pek beklentisi karşılamayan ama kulübün sözde uzun vadede düşündüğü adamları aldı.
* Trabzonspor Arveladze kardeşlerin 2. versiyonu olan Brozek kardeşler ile bakalım zamanında Gürcülerden aldıkları verimi Polonyalı biraderlerdende alabilecekmi.
* Avrupa'da en dikkat çeken transfer hiç şüphe yokki Torres'in kırmızıyken mavi olması. Bu arada Chelsea'nın ilk maçıda içeride Liverpool ile, dikkat çekici bir karşılaşma olacak.
* Forvetlerinin sakatlığı ile sıkıntı çeken Juventus Toni'yi almıştı. Madem forvet sıkıntısı çekiyorsun Amauri'yi neden Parma'ya kiralıyorsun.
* Bir sıkıntı çekende Real Madrid'di. Adebayor'u kadrolarına kattılar.
* Milan ise iyice yaşlanmayı kafasına koymuş olacakki Vam Bommel'i aldılar. Bommel ise çok geç kalmadan ilk maçında kırmızı kartı gördü. Sert Lige sert bir giriş.
* Torres'i satan Liverpool, Ajax'ın herkezin istediği forveti Luis Suarez'i kadrosuna kattı. Torres'ten gelen paranın 35M pound'unu Newcastle'nin forveti Andy Carroll'a yatırdılar. Daha Premier Lig'deki ilk sezonu olan bir futbolcuya bu kadar parayı vermek ne kadar akıllıca maçlar oynandıkça göreceğiz.
* Liverpool'un bu sezonki en iyi transferi bakalım Kenny Daghlish olabilecekmi.
* Dzeko sonunda Manchester City'de, muradına erdi iki tarafta.
* Darren Bent hala bir tomar paraya transfer olabiliyor. Şimdiki durak Aston Villa.
* Ronaldinho, Brezilyalıların yeni modası olan eve dönüş politikasını uyguladı ve Flamengo'lu oldu. Yine kaçırdı Fenerbahçe.
* Şimdilik görünen en iyi transfer Pazzini oldu. İlk maçında 2-0'da 2-2'ye getirtti, penaltı yaptırttı, maçı kazandırdı.
* Transfer sezonun şampiyonluğu için Beşiktaş ve Malaga çekişebilir. Baptista, Demichelis, Maresca, Asenjo ve Bounanotte'yi satın aldılar. Nede olsa arkalarında Katar'lı sahipleri var. Arap parayı bol bulmuş götüne sürmüş.

Emanuel Adebayor -- Man. City --> Real Madrid
Fernando Torres -- Liverpool --> Chelsea
Federico Macheda -- Man. Utd. --> Sampdoria
Ibrahim Afellay -- PSV --> Barcelona
Steven Pienaar --Everton --> Tottenham
Antonio Cassano -- Sampdoria --> Milan
Mark van Bommel -- Bayern Münih --> Milan
Ryan Babel -- Liverpool --> Hoffenheim
Andy Carroll -- Newcastle --> Liverpool
Darren Bent -- Sunderland --> Aston Villa
Julio Baptista -- Roma --> Malaga
Andrea Barzagli -- Wolfsburg --> Juventus
Edin Dzeko -- Wolfsburg --> Man. City
Martin Demichelis -- Bayern Münih --> Malaga
John Carew -- Aston Villa --> Stoke
Cicinho -- Roma --> Villarreal
Giampaolo Pazzini -- Sampdoria --> Inter
Emanuelson -- Ajax --> Milan
David Luiz -- Benfica --> Chelsea
Mamadou Diarra -- Real Madrid --> Monaco
Luis Suarez -- Ajax --> Liverpool
Diego Buonanotte -- River Plate --> Malaga
Giovani dos Santos -- Tottenham --> Santander
Michael Bradley -- Bor. Mönchengladhbach --> Aston Villa
Anders Lindegaard -- Aalesund --> Man. Utd
Jean Makoun -- Lyon --> Aston Villa
Obafemi Martins -- Rubin Kazan --> Birmingham
Ronaldinho -- Milan --> Flamengo
Ivan Rakitiç -- Schalke 04 --> Sevilla
Oguchi Onyewu -- Milan --> Twente
Stephane Sessegnon -- PSG --> Sunderland
Robbie Keane -- Tottenham --> WestHam
Yuto Nagatomo -- Cesena --> Inter
Amauri -- Juventus --> Parma
Tuncay Şanlı -- Stoke --> Wolfsburg
Alessandro Matri -- Cagliari --> Juventus
Mateja Kezman -- PSG -->South China
Mauro Formica -- Newell's Old Boys --> Blackburn
Wayne Bridge -- Man. City --> WestHam
Fredrik Ljungberg -- Seattle Sounders --> Celtic

Üstsüzler

İzmir'in Ağası

İzmir'deki takımların taraftarlarının herhangi birisine sorsanız İzmir'in ağası bizi der. Karşıyaka'lısı, Göztepe'lisi, Altay'lısı, Buca'lısı hatta İzmirspor'lusu ve Altınordu'lusuda kendisine göre İzmir'in ağası benimcidir, tribündede bağırırlar, birbirlerinide hiç sevmezler yani. Karşıyaka Göztepe rekabeti vardır, Altay'ı maçlar dışında pek kayile aldıklarını söyleyemem. Ama 3'lümüz birbirlerinle uğraşa dursun Bucaspor aralarından sıyrıldı kimseyle uğraşmadan ve şuan Spor Toto Süper Lig'deki tek İzmir'li. Bütün İzmir takımlarının maçına gittim. Hepsinin tribünleri sağlam yalan yok, ama birbirlerine bok atmak bu işin doğasında var.
Karşıyaka senelerdir Bank Asya'da. Süper Lig'deki son sezonları 1995-96 sezonuydu. Play-off'lardan elenerek Süper Lig'in kapısından bolca döndüler. Keza Altay'da aynı şeyden muzdarip. 2002-03 sezonunda son kez Süper Lig'de oynadılar. Düştüğü gibi çıkan bir takımdı Altay Lig'e ama aynı Karşıyaka gibi play-off zede namı yapıştı bu kulübümüzede.
Körfezin karşısına geçersek eğer Göztepe bizi bekler. Altay gibi 2003 sezonunda düştüler bir alt lige. Bu düşüş büyük bir düşüş olacaktı aslında. Her yıl bir kademe düşerek 2007-08 sezonunda kendilerini İzmir Süper Amatör Lig'inde buldular. İzmir'in en köklü takımlarından birisine hiçte yakışmayan bir durum bu açıkcası. Amatörde oynamasına rağmen tribünleri hep doluydu Göztepe'nin. Gruplarını 2. sırada bitirip play-offlara kaldılar, burdaki rakiplerinide eleyip Türkiye genelindeki son yarı finale çıktılar. Eskişehir'deki maçlarda Ayazağa'ya elenince 3. lig hayal olmuştu. Altınbaş Holding'in takımı almasıyla beraber, 3. ligdeki Aliağa Belediyespor'un isim hakkı alınıp takımı 3. lig'e terfi ettirdiler. O sezon yükselme grubuna kaldılar ve 2. lige terfi ettiler. Şuan hala 2. lig'deler ama bu ekonomik güçleri ile teker teker indikleri basamakları aynı şekilde çıkacak gibi duruyorlar.
Gelelim Bucaspor'a. İzmir'in Süper Ligdeki tek temsilcisine. Şuan sıralamada pek iştah açıcı yerde değiller ama, stadlarının tekrardan açılması bu takımı biraz daha silkeleyebilir. 2008-09 sezonunda Herşey Bucaspor'un istediği gibi gitmeye başladı. Klasman ve Yükselme grubunu 1. sırada bitirip Bank Asya'nın yolunu tuttular. Bank Asya'da son 5 hafta Adanaspor'un 7 puan farkıyla önündedi. Puan kayıpları ile beraber son hafta aynı puanda girdiler ve Bucaspor averajla Süper Lig'in biletini aldı ve 7 yıl sonra bir İzmir takımı Lig'i gördü. Şimdi Süper Lig'de 15 puanla 17. sıradalar. Zaman neyi gösterir bilinmez. Maçlarında bolca bağırıyorlar " İzmir'in Ağası biziz " diye. İzmir'i seneler sonra Süper Lig'de hemde tek İzmir kulübü olarak temsil etmek ağalıksa benim gözümde şuan İzmir'in Ağası Bucaspor'dur.

Tarihten Bir Sayfa

Blog Widget by LinkWithin