19 Aralık 2010 Pazar

Yine Konya

4 yıl önce son dakikada Aydın vardı sahnede yine Mevlana'nın şehrinde. Bu akşamda Anıl Dilaver. Golü attıktan sonra, golü atmasından daha hırslıydı. O armayı öpüşü yokmu hele, Tugay hocasına sarıldıktan sonra her halinden belliydi zaten gözlerinin kızardığı. 4 yıl öncesinle bu akşamın tek farkı, Aydın'ın golünün şampiyonluk için önemli 3 puanlardan oluşuydu, Anıl'ın golü ise daha ilk yarıda kafamızda bitirdiğimiz bir ligin sıradan golüydü. Ntvspor'da maç sonunda klasik Rıdvan yorumlarında bugün gerçekten işkembeden salladığının resmi vardı. Konya'da oynanan bugünkü maç Konyaspor için çok önemliydi ama kaybetti dedi. Güntekin anladı ve hemen lafa girdi, " hocam peki Konyaspor için önemli Galatasaray için önemsiz bir maçmıydı", Rıdvan hocamızdan anında kontra geldi " Bu maç Galatasaray2ın prestij maçıydı". Ligin ilk yarısı ve prestij maçı. Tama ozaman ligden çekilelim artık bizimle oynayanlar direk 3 puan alsınlar bizde boşu boşuna kahrolmayalım yani.
Her yerde Lorik Cana var bu akşam. Marsilya'dan beri severim bu adamı, Sunderland'e nası gitti, şaşırmıştım zamanında, keşke bu topraklara gelsin, hep isterdim bu Arnavut'u. Sezon başından beri parçalı forma var üzerinde. Çok bilenler - ki onların ta amına koyayım - Cana'nın Galatasaray için boş bir adam olduğunu, yetersiz olduğunu, gereksiz olduğunu yazarlar söylerler. Cana sizin ananızı siksin diyorum sadece. Bu akşam kırmızıyı gördü. Kavgadır haklı kırmızı, tartışmaya bile hiç gerek yok. Konuşulmasının tek sebebi ruhsuz piçlere inat bi Arnavut'un forması için kavga etmesi. 3 puanla sadece günü kurtardık işte, darısı diğer günleride kurtarmakta.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tarihten Bir Sayfa

Blog Widget by LinkWithin