28 Aralık 2010 Salı
Pyramid Song - Radiohead
Bu şarkının burdaki 2. videosu. Sözlerine baksanız, melodiye baksanız şöyle dışardan ne biçim bi şarkı denilcek gibi sanki. Bazen öle geliyo banada. Ama içine girince şarkının bitmesin, uzadıkça uzasın şu lanet şarkı diyorum içimden, bitmesin çünkü There was nothing to fear and nothing to doubt.
20 Aralık 2010 Pazartesi
Nouma
Hazır Beşiktaş'ta Dinamo Kiev'le eşleşti, ki bence kanırta kanırta eleyeceklerini düşünüyorum Kiev'i bu kadroyla. Eh haliyle küçük sayılabilecek yaştaydık Nouma'nın bu gölü aşırttığında. Parktada az denemedik değil :)
Etiketler:
Beşiktaş,
topçu,
uefa europa league
L'OM vs. L'OL
Ligue 1'de haftanın maçı bu akşam Veledrome'daydı. Dün akşam PSG'nin evinde Monaco ile berabere kalması bu maçın ciddiyetini dahada arttırdı desek yeridir. Kanal A sağolsun uyduda şifreye girmeyipte maç yayınlayan tek kanal özelliğini sürdürmekte. Allah razı olsun diyorum burdan onlara. 35'te Lisandro Lopez a.k.a. Kratos'u golüyle devreyi önde kapadı Lyon. Ayrıca maç önü kareografisinide boş geçmeyelim. Commandos 84 için klasik bir durum artık bu kareolar, ayrıca Veledrome içindeki deplasman tribününün yeride baya güzel. 51. dakikada Valbuena ofsayt diye kaçışan Lyon'luların arasından ayağını uzatıp topa dokunması skoru ilan etti. Güzel maçtı, güzel ortamdı. Lyon'un şahane forması daha güzeldi. Cidden forma çok hoşuma gidiyor, dalga geçmiyorum bu kez.
CSKA Dönüşü
Resimler ultrasmovement'ten. CSKA deplasmanında kalan Beşiktaş pankartları. Hani " pankart namustur " veyahut " pankart gitti göt gitti " kelimeleri sizin için birşey ifade etmiyorsa sorun değil tabikide.
Bkz. FDL
Bkz. FDL
Yunus Hocacığım
Metrelerce uzaktan kart verirsin, gördüğünü çalarsın, taçtan gelen topun devamında gol olur onu verirsin ( Konyaspor - Karşıyaka playoff İstanbul ), yeri gelir çizgiyi geçmeyen topa gol verirsin, yada vermezsin, tartışmalı kararlar verirsin, yada despot olur sahada istediğini yaparsın. İnsanlık halidir, hatasız insan olmaz. Peki dün akşam ne oldu. 1 metre mesafendeki bu yumruğa kart göstermedin, sadece ayırdın. Hocam kusura bakma ama bu resim sıradan bir resim değil. Bu resim götünün yemediğinin resmidir.
Etiketler:
fenerbahçe,
sivasspor,
Spor Toto Süper Lig,
topçu
19 Aralık 2010 Pazar
Yine Konya
4 yıl önce son dakikada Aydın vardı sahnede yine Mevlana'nın şehrinde. Bu akşamda Anıl Dilaver. Golü attıktan sonra, golü atmasından daha hırslıydı. O armayı öpüşü yokmu hele, Tugay hocasına sarıldıktan sonra her halinden belliydi zaten gözlerinin kızardığı. 4 yıl öncesinle bu akşamın tek farkı, Aydın'ın golünün şampiyonluk için önemli 3 puanlardan oluşuydu, Anıl'ın golü ise daha ilk yarıda kafamızda bitirdiğimiz bir ligin sıradan golüydü. Ntvspor'da maç sonunda klasik Rıdvan yorumlarında bugün gerçekten işkembeden salladığının resmi vardı. Konya'da oynanan bugünkü maç Konyaspor için çok önemliydi ama kaybetti dedi. Güntekin anladı ve hemen lafa girdi, " hocam peki Konyaspor için önemli Galatasaray için önemsiz bir maçmıydı", Rıdvan hocamızdan anında kontra geldi " Bu maç Galatasaray2ın prestij maçıydı". Ligin ilk yarısı ve prestij maçı. Tama ozaman ligden çekilelim artık bizimle oynayanlar direk 3 puan alsınlar bizde boşu boşuna kahrolmayalım yani.
Her yerde Lorik Cana var bu akşam. Marsilya'dan beri severim bu adamı, Sunderland'e nası gitti, şaşırmıştım zamanında, keşke bu topraklara gelsin, hep isterdim bu Arnavut'u. Sezon başından beri parçalı forma var üzerinde. Çok bilenler - ki onların ta amına koyayım - Cana'nın Galatasaray için boş bir adam olduğunu, yetersiz olduğunu, gereksiz olduğunu yazarlar söylerler. Cana sizin ananızı siksin diyorum sadece. Bu akşam kırmızıyı gördü. Kavgadır haklı kırmızı, tartışmaya bile hiç gerek yok. Konuşulmasının tek sebebi ruhsuz piçlere inat bi Arnavut'un forması için kavga etmesi. 3 puanla sadece günü kurtardık işte, darısı diğer günleride kurtarmakta.
Her yerde Lorik Cana var bu akşam. Marsilya'dan beri severim bu adamı, Sunderland'e nası gitti, şaşırmıştım zamanında, keşke bu topraklara gelsin, hep isterdim bu Arnavut'u. Sezon başından beri parçalı forma var üzerinde. Çok bilenler - ki onların ta amına koyayım - Cana'nın Galatasaray için boş bir adam olduğunu, yetersiz olduğunu, gereksiz olduğunu yazarlar söylerler. Cana sizin ananızı siksin diyorum sadece. Bu akşam kırmızıyı gördü. Kavgadır haklı kırmızı, tartışmaya bile hiç gerek yok. Konuşulmasının tek sebebi ruhsuz piçlere inat bi Arnavut'un forması için kavga etmesi. 3 puanla sadece günü kurtardık işte, darısı diğer günleride kurtarmakta.
Etiketler:
Galatasaray,
Spor Toto Süper Lig
16 Aralık 2010 Perşembe
Dinmiyor Bu Akşam
Marquez abimiz derki, Rafael Marquez değil tabisikine ;
"Olmuyorsa zorlama, ya hayallerin kırılır ya kalbin. Unutmuş gibi yap çünkü güzel şeyler, onları hiç beklemediğinde gerçekleşir."
Halt etmişsin Marquez aga, yalan söylemişsin, böyle laf mı olur üstad. Ayıp ettin gece gece.
15 Aralık 2010 Çarşamba
Neyin Nessi
Tribün derginin facebook sayfasında gördüm bugün. Messi'nin Barcelona forması altında attığı 150 golün video linklerini vermişler 2 part halinde. Keyifle izledim gerçekten. İlk golünü canlı canlı izlemiştim tvde. Sezonun ya son maçıydı yada sonlara yaklaşan maçıydı tam hatırlamıyorum şimdi. Rijkaard oyuna almıştı onu sonlara doğru. Futboldan anlamayan Rijkaard yani. Attığı golün aynısını attığında ofsayt olmuştu ilk golü, geçerli olan golüde aynı ofsayt golün kopyası gibi atmıştı Albacete ağlarına. Bu sefer gol geçerliydi. Alın size 150 gol, rahat rahat izleyin.
Part 1
Part 2
Part 1
Part 2
...
Kahrolsakta bu yıl, hatıra için değil baştakileri protesto için sökülsede o koltuklar, değil Metin Oktay, değil Ali Sami Yen bile size hakkını helal etmesede bu yıl, bu sezon için tek konu Galatasaraylılar için bu staddır. Bu staddan ayrılmak bu kadar uzakta olmama rağmen nası istenmeyen birşey çok iyi anlıyorum. Gördüğüm için, içinde o havayı soluduğum için, Yeni Açığında, Karşıyaka maçıda olsa Numaralısında o çatının altında olduğum için gerçekten mutluyum. İleride anlatıcak şeylerim var çünkü. İleride o arazinin üstünde artık ne bok olacak bilmiyorumda, Ali Sami Yen burdaydı diyebileceğim, içinden ne büyüklerin çıkamadığı, ne büyük hüzünlerin olduğu yer diyebileceğim. Keşke kalsaydık hep burda, yeterdi belki bize 22 bin kişi, sikmişim 55 bin kişilik TT Arena'sını. İsmin bile Ali Sami Yen olmadıktan sonra, istersen Avrupa'nın en güzel stadı olmuşun, nabayım.
6 Aralık 2010 Pazartesi
2 Aralık 2010 Perşembe
Gitmeler
Bir gitmeler daha, gidelim teker teker. Pezevenk sözde şubatta gidecektik kolkola. Şubedeki sülalesini siktimin memuru sağolsun, memurluk hayatının en süper işini yaptı göt oğlu göt. Gitte gel emi gelmemezlik yapma. Daha acemiliği var ustalığı var daha ben gitcem, vs. vs. vs. daha çakma süpermande gitcek. İnletme bizi buralarda sakın.
1 Aralık 2010 Çarşamba
Teker Teker
Bu takıma bu yıl etmediğim küfür kalmadı, 3. forma kültürüne sokayım, pembeyle başladık sezona. Somon deyip gelmeyin sakın pembe mına koyim. Keita yollandı, paragöz diye lanse edildi, konu kapandı. Giovanni'nin bonservisi alınmadı. Haldun Üstünel, Büyük Adnan'dan daha öne çıkmaya başladı diye şutlandı. Arda Turan her seferinde medyanın önüne atıldı ve herseferinde Arda'ya başkan ve kulüp sahip çıkıp tek kelime etmedi. Rijkaard ve Neeskens sahadaki yüzsüz, ruhsuz orospu çocukları yüzünden herşeyin sorumlusu gibi gösterilip suçlandı, yollandı. Dün akşam Real'e 5 tane atan takımı kuran adam, ama futboldan anlamıyorki değilmi, spor yazarları ve şakşakçı blogcular çok biliyor. Hagi apartopar getirildi cansimidi gibi. Yanında da Tugay. Eveli sene Skibbe'den sonra, Erciyes'te ayakta alkışladığınız, helal sana Bülent dediğiniz Bülent Korkmaz gibi yem edildi Hagi ve Tugay şimdi. Başka yerde güzel, Galatasaray başında ise kötü. Senelerdir Abdullah Avcı için, Belediyeyi harika yönetiyor, Galatasaray başına geçmesi lazım diye diye ağzınız hala açık yazıyorlar gazetelerine internetlere. Galatasaray başına geçerse ki işallah o hatayı yapmaz, 2. yenilgiden sonra diyecekleri tek laf Abdullah Avcı'da kim, hangi takımla ne başarısı olmuşki olacaktır. Muhakkak olacaktır. Takımda bu yıl doğru düzgün transfer olmadı, beklenen başarı yok. Sakatta olsa düzelmesine rağmen tribündekilerin Arda ve Baros'tan sonra sevdiği tek adam Kewell kapının ağzına kadar geldi ama tribünlerin sesi çok çıkınca yönetim geri vitese takakta karar kıldı. Adnan Sezgin söz sahibi oldu kulüpte, eski transferleri gibi bombalar patlatmasından korktuk. Korkmaktan beterini yaptılar. Saçma sapan adamlar alacaklarına eldekileri satmaya başladılar. Stoch'u bile almayı becermediler ki iyi oldu, böyle sağlam bir topçu bu yılki sikindirik kadro içinde kaybolur giderdi. Sırada Elano'ya nasipmiş bugün. Oda gitti. Galatasaray takım olmaktan uzaklaşıyor bu yıl git gide. Şuan 10. sırada. 2 hafta sonra Ali Sami Yen'de oynanacak son maç olan Gençlerbirliği maçına gitme isteme kararım hala değişmiş değil. Takıma değil o sahadaki son 90 dakikaya tanık olmak için gitmek istiyorum. Dediğimiz gibi Elano'ya sıra gelmişti bu akşam onuda Santos'a yolladık. Elano'nun Elano olduğu yere. Adnan'ların bu yıl kendilerini, kendi kafalarına göre savunacakları tek konuları var oda, 10 yıl sonra Kadıköy'de kazanılan ilk puandır.
Kasımlar Güzeldi-R
Kasımdı, güzeldi, eskidendi çok eskiden. Belki güzeldir kasımlar hala yada belki güzeldi kasımlar eskiden. Cevabını hiçbir zaman bulamıycam. Hatta kendi bildiğim cevabıda hiçbir zaman söylemiycem. Kasım bitti, 1 saat oluyor. Hadi Love Hurts dinleyelim o zaman, çenemizi artık kapatarak. Kapatalım değilmi.
Etiketler:
boşuna çırpınışlar,
inleyen nağmeler
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)