12 Şubat 2009 Perşembe

Turquie - Côte d'Ivoire

Saat 3buçuk civarı telefon geldi, " açık tribün - kapalı tribün bileti kalmamış sadece kale arkası var oda bitmek üzere". Hayda oldumu şimdi, sen 1 aydır bekle şimdide bilet bitmek üzere onu öğren. Güne sabah sabah köle isaurayı izleyerek başlarsan olcağı bu. Hava kötü, eve gidip montu atkıyı alcam ama biletler az. Doğru dolmuşa eve yok. Üstümde ince ceket, ayakta converseler, gökyüzü "hava karabulutlu yine yağmur yağacak" şarkısına hafiften başlamak üzereydi. Dolmuştu, metrodu, bilet için hızlı yürürken yine çarpıntı girmesiydi derken bitmek üzere olan biletlerden alabildik. Bi duruldum o andan sonra yine başlamıştı çarpıntı olmaya. Neyse saat 17,15 gibi elimizde biletler, hava kararmak üzere ve maça 3saat 15 dakika var. İzmirli olduğumuzdan pek maça giden bi ekip değiliz bana kalsa herhafta KSK maçına giderimde gelcek adam sorun. Kale arkasındaki en iyi yerlerden birine geçtik sayılır. Habire arkadaki skorborda bakar olduk ne kadar var ne kadar kaldı saat kaç falan filan. Bide yağmur başlamazmı, millette şemşiye, üstlerine giydikleri çöp torbaları, biz dımdızlak donuyom ya. Sahaya kim çıksa yağmur hızlanıyodu. Dansçılar çıkıyo hızlanıyo, bando çıkıyo hızlanıyo, cell-o can çıkıo hızlanıyo millet içeri gidiyo yağmur yok meydanda. Hele o cell-o cana ne ayar oldum ya o paçalar ne ole ya en espanola tarzı. Maç başlar oldu artık yağmurda indiriyo o arada Gökhanda golü koyunca aaa yerim yağmurunu be kalktık ayağa artık. İlk 45 dakikada iyi oynayan bi milli takım vardı sahada, Fildişi genelde pas yapmaya çalışır bi görüntüsü vardı. Bi ara Drogba yerde kaldı telefona msj geldi " Drogba yalan oldu Servet parçaladı ayakkabıyı" oha ohaa ama servettir yapar dua etsin bacağı vermedi eline. Faullerdi kartlardı derken Cem hakemin retinası bile küfretmeyi başarmıştı.
Yağmurdan sıçanlaşmış bi halde ayaklarım buz gibi olmuş mayışmış bi haldedim. 90+2 Drogbaaa. Koydu çocuğu orda, arka direket bomboş kaldı ve goool. 5 tlye 2 gol biride maça gelme sebebim Drogba'dan. ve hakem son düdüğü çalıyor. Yürü lan metroya. Metro zıngazık dolu. sadece turnikeden geçmek için 20 dakika bekledik. Sıkış tepiş bi vaziyet, altalta üstüste, akraba olma vaziyetleri, bizim gibi tek kentkardı topluca kullanacakların birbirinden ayrılmadığı ve en sonunda bekleme vaziyetinden doğan "burası türkiye israil değil sloganı" alla alla israil metrosu bolemi yoksa :D. Dolmuş bekleme safhasında geçen dolu geçio bekle allah bekleki gelesinde binelim. Denk geldide bindik artık. Sanki kendimi hapishaneden yeni çıkmış gibi hissettim o şarkılar ne ole ya. Ve gider ayak günün bombasını parlak patlattı. Aynen şöyle yorumda yapmıcam;
" ya olm bu saha ufacık len hiç ole kocaman değil baksana. bunlar burda orta sahaya topu yetiştiriyolar, istanbulda nası yetiştiriyolar acaba kocaman sahada"
porque porque

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tarihten Bir Sayfa

Blog Widget by LinkWithin