22 Ocak 2010 Cuma

Jo

Bütün blog aleminin ilk sırasında Jo var bu akşam. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray tabanlı yada tarafsız bütün bloglarda Jo ilk sırada. Geleneğe uyarak bizde Jo'yu bir postluğuna konuk edelim buraya. Onunda her Brezilyalı topçu gibi okuması 3 saat süren bi ismi var. Joao Alves de Assis Silva. Kısaca Jo yani. Aman biz kısasını kullanalım zaten. Adam atağa girdiğinde spiker ismi bi hışımla okumaya kalksa pozisyon biter ismi okumak hala bitmez. Şaka bir yana Galatasaray'ın aldığı her Brezilyalıdan sonra resmi sitede tam adını yazmakta moda oldu. Fenerbahçe aldığında Cristian ve Dos Santos alındı diye girdiler haberi ama bizde öylemi. Cassio Lincoln, Elano Blumer, Jo bilmemne falan. Blumer ve Cassio'yu sağolsunlar galatasaray.org hayatımıza soktu aslında. Bu gereksiz ve saçma bilgileride kusup rahatladığımıza göre günün esas oğlanına geçmekte yarar var.
Corinthians zamanlarını bilmem bu adamın, adam diyeceğim ama benden bir yaş büyük, çocuk olarak lanse etsem iyidir. Şehir efsanesine dönen Bobo'lu 21 yaş altı Brezilya milli takımında Bobo ile oynamış vakti zamanında. Biz onu cm ve fm'ciler dışında tabiikide Sevilla efsanesinin olduğu Fenerbahçe grubunda CSKA forması altında görmüştük. Love abisi gibi oda uzun saçlı, örgülü, boncuklu bir çocuktu bizim Gönen zamanlarımızda. O zamanlar Jo için iyi topçu yada kötü topçu gibi ne söz sarfettiysem şimdi hatırlamıyorum, şimdi geldi diyede iyi demiştim çok iyi oldu gelmesi gibide yalana gerek yok.
1987 Sao Paulo doğumlu Jo. 2003 yılında futbola başladığı kulüp olan Corinthians'ta A takıma yükseldi ve parlamaya başladı. 54 maçta 23 gol atınca, para babalarının ve yenetek avcılarının ellerini ovuşturmaları için yeni bi mağden doğmuş oldu. Ama beklenenin aksine o CSKA Moskova yolu tuttu. Corinthians ve CSKA köprüsü hiçte yabancı gelmiyor aslında. 3 senede bu soğuk ama kızları güzel ülkede top peşinde koşturdu durdu. yine azımsanmayacak şekilde 53 maçta 30 gol attı. Bu sefer göz önünde olmasıyla birlikte artık CSKA köprüsünden geçmiş oldu ve 18 milyon sterlin karşılığında Manchester City yolunu tuttu. O zamanlar Dubai'liler yoktu City'in deri koltuklarında, yine Asya'lılar ama çekik gözlüler vardı. Zaten futboldan ne anlarlar ki, Arapara sattılar baktılar paralarına. Bu sefer işler City'de istediği gibi gitmedi. Artık genelde her Brezilyalı topçunun genetik hastalığı olarak saydığım uyum sorunu baş gösterdi Jo'nun bünyesinde. 9 maçta 1 gol atınca devre arasında alışsın ısınsın diye hemen Everton'a kiralandı. Burda 12 maçta 5 gol attı. Sene sonunda gelmeyi bekliyordu belki ama Dubai'lilerin darbesi ve aç göslü transfer politikası diyeceğim ama, aşırı derecede forvet hamleleri sonucunda 9'da 1 yapan Jo'nun kredisi bitmişti aslında. Everton'da sürgün devam etti onun için. Bu yıl Everton formasıyla çıktığı 24 maçta sadece 2 golü var, ve beklenenden bayağı bi uzak performans.
Tipinden belli zaten, arıza bi tipi var sanki yada tipi çok yatkın o tipe. Ne tip bi kelime oldu be. Noel tatilinden geç geldi diye kiralık olduğu Everton'da bile kadro dışı bırakıldı. Noel tatili ve aile özlemide, adaptasyon gibi Brezilyalıların geleneksel hastalıklarından bir kaçı sanırsam. Jardel, Capone, Marcio ve Taffarel'den başka hayır gelen Brezilyalı hatırlamıyorum bize gelen. Elano şuan bir soru işareti hala. Bakalım Jo için Mecidiyeköy yeniden doğuşmu olacak yoksa aynen devammı olacak, zamanla, oynadıkça göreceğiz. Ama insanın aklında soru aklmıyorda değil ya olmassa diye falan, ki önümüzde Lincoln gibi en büyük örnek dururken.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tarihten Bir Sayfa

Blog Widget by LinkWithin