Çok konuşmayacaksın, asıp kesmeyeceksin, ben buyum ben şuyum demeyeceksin, topçuluğuna lafımız yok belki ama adamlığına vardır belki. Az konuşacaksın doğmamış bebeye don biçmeyeceksin, sen atsan 8 taneyi konuş eyvallah ama, bir yere kadar. Fazla atar batar muhabbeti oldu yani.
En iyisi biz maça gelelim. Sis haberleri dönerken evden çıktım, ne sisidir bu dedim kahveye gidene kadar maçı erteleyecek cinste. Kahveye girdiğimde gördüğüm sisin dağılmış haliyse keşke öle olsa her maçta. Meşale yasaksa sis istiyoruz arkadaşım. Lig tv'nin rezalet yayınına söyleyecek laf bulamıyorum. Bu nasıl bir yayın anlayışıdır ya, madem küfürü kısmaya yada yayınlamamayı kafaya koymuşsun, sesin niye içine edip veriyorsun maçı.
Maç başladığında bariz bir Beşiktaş üstünlüğü görülüyordu ilk 20 dakika. Ama bu dakikalarda üstünlük desekte pozisyon anlamında sadece Serdar Özkan'ın kaçırdığı net pozisyon vardı. Gol olsa maçın seyri ve sonucu bu olmazdı elbet. Bu dakikalarda Beşiktaş üstünlüğü var desekte Fenerbahçe'nin yararlanamadığı kısmen 2 net pozisyonu vardı. Daha sonraki dakikalar Fenerbahçe'nin hakimiyeti altında geçmeye başladı, düzgün paslar, ara toplar gibi ama bunun karşısında top yapamayan bir Beşiktaş izlemeye başladık. Atağa çıkarken çıkan adama destek vermeyen, yalnız kalınan ve bu yüzden atak yerine mecburen orta saha oyununa dönen bir Beşiktaş oyunu ve aslında doğru düzgün pas yapamayan bir Beşiktaş oyunu. Ve ilk yarının son dakikasında Alex'in taklaya gelmesi sonucunda kazanılan serbest vuruş ve ben Carlos'tan beklerken Alex'in üst direkten dönen frikiği.
Demirören'in maça gelmediği, Beşiktaş'ın sırttaki reklam yerinde Kızılay yerine bana göre en isabetli seçimle Mehmetçik Vakfı'nın reklamı olması ( ki bu saatten sonrada hep onlar olsun isterim ), Mehmet Topuz'un Fenerbahçe formasıyla beklediğimden az tepki alması, Volkan'ın pislikler sadece Ali Sami Yen'de oluyor demesine rağmen İnönü'de de olup yüzüne lazer gelmesinin şaşırtıcı geldi bana, demekki Volkancık az biliyor, jölenin zararları bi bakıma falan filan.
2. yarı gayet hızlı başladı Bobo'nun pasında Ekrem sol çaprazdan iyi vursada Volkan çıkarmasını bildi. Vee İbrahim Üzülmez'in en iyi maçını çıkardığı dakikalar başladı. Sağ ayakla yaptığı orta, evet evet sağ ayakla yaptığı ortaya Fink'in gelişine harika vuruşu ( kimi bloglarda 10 tane orta açılsa anca birine vururda gol olur diyenler var, al ulan vurdu girdi işte ne uğraşıyon kalan 9 ortayı ) ve harika golü. Zaten fitil olan Beşiktaş tribünleri bu golle rahatladı biraz belkide. Ne olduğunu anlamadan daha sersemlik geçmeden Bobo ile bana gör beklenmedik bi gol buldular, Volkan bile beklemiyordu, o bile dondu kaldı. 4 dakikada 2-0 Beşiktaş lehine oldu maç. Ve çok konuşan Kazım'cığımız kendini ne sanıyorsa, yada kulağına sen süperstar'ın lafını kim fısıldadıysa bilmiyorum artık, kendi içindeki gazla ve lakayitlikle kırmızıyı gördü ve oyun dışı kaldı. Zaten 2-0 olan maç iyice kopmuş oldu. Top gezdiren dolaştıran Beşiktaş çıktı sahneye, o ilk yarı 2 pas yapamayan takım gitmiş yerine takır takır oynayan bi takım gelmişti. Hani İbrahim Üzülmez'in hayatının maçı dedik ya, ikinci asistini yaptı Uğur'a ve skor tayin edildi dakika 83'te. Uzatmalar ile dahil kalan 11 dakikada Beşiktaş'ın top dolaştırdığı, pas yaptığı, maçı rölantiye aldığını izleyip son düdüğü duyduk. Bu arada Emre'nin sakatlanarak çıkmasının akibeti belli oldu. Arka adelesinde yırtık tespit edildi, 4 hafta sahalarda yok. Kişiliğini zerre sevmem, ama ekmeğini bu işten kazanıyor, büyük geçmiş olsun. Lider Fenerbahçe 31 puanda kaldı, Galatasaray 28, Beşiktaş 27 oldu ve Bursa 26. Lig galibna yenidenmi başlıyor ne
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder