21 Nisan 2010 Çarşamba

Tavuk Sersemken ... Bölüm II

Mübarek yanardağın külü bu hafta hava yolu şirketlerinden çok Avrupa'da uluslararası arenada deplasmanda olan takımları yaktı. Barcelona, Milano'ya otobüs ile gitti 3-1 yenilip geri döndü. Yorgunluk had safhada zaten. Yanılmıyorsam 14 saat otobüs yolculuğu, ardından direk maça çıkılması adamı gerçekten yorar, aşırı derecede hemde.
Lyon'da aynı konudan muzdaripti. Onlarda karayolunu tercih ettiler. Bu kez Barcelona kadar olmasada, bir tane yediler ve geri gelecekler. O kadar yoldan sonra 1-0 yenilip geri dönmek aslında onlara beraberlik gibi bir skor olmuştur. Rövanşta aslında Lyon'un işi az da olsa final yolu gözüküyor gibi. Bu yorucu işlerden sonra 1-0 yenilmek vede hayriyetten rakibin Ribery gibi oyuncusunun kırmızı kart cezalısı olması Lyon'a yarayabilir. Lyon içine bakarsak 5 dakika içerisinde arka arkaya 2 sarı kartla oyunda kalan Toulalan, orta sahada büyük eksiklik olacak Gerland'da.
Arjen Robben yine ne yaptı etti, maça damgasını vurdu. Ribery'nin ne üdüğü belirsiz bir şekilde Lisandro'ya bodozlama dalması, maçın berabere bitmesi yada kaybedilmesiye beraber başına kabağı patlatırdı. Hala anlamış değilim, o dalmadaki amacı neydi? Robben demiştik, Robben ile devam edelim. Real'den şutlandıktan sonra, Bavyera toprakları ona çok uğurlu geldi, yeniden doğdu. Man Utd maçında harika bir golle turu getirmişti takımına, bu akşamda beklenmedik bi anda attı golünü. Uzaktan harika gördü çerçeveyi. Golde göze çarpan en büyük şey, Lyon'un 41 numarası Gonalons'un top üzerine gelirken eğilmesi ve golün olması. Hadi Müller'in sırtına az biraz çarpıyorda olsa, Gonalons neden eğilir top gelince, bunun bi açıklaması vardır işallah.
Velhasılkelam dün akşamda, bu akşamda otobüs yolcuları olan deplasmancılar yenildi. Yorgunluk falan filan en büyük bahane.
Ne demişler atalarımız " Tavuk sersemken ....... " (lütfen noktalı yerleri siz doldurunuz.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tarihten Bir Sayfa

Blog Widget by LinkWithin